"HASET" Gerçek Hikaye; Aile Apartmanında İftiraya Uğradı... Peki Her Şeye Rağmen Nasıl Başardı?
Aug 9, 2025
Şu an bir aile apartmanında mı yaşıyorsunuz? Ya da eşiniz aile apartmanında yaşamayı teklif etse kabul eder miydiniz? Eşinizin ailesi ile çok fazla içli dışlı olmak ister miydiniz? Peki, eşinizin ailesi sizin hayatınıza müdahale edip sizi kıskanıyor mu? Bu hikâyemizde aile apartmanında yaşamayı kabul eden bir kadının uğradığı hasetlikler ile birlikte yaşanan tatsız olaylara rağmen küllerinden yeniden doğuşuna ve büyük bir başarı hikâyesine hep birlikte şahit olacağız. Düşünceleriniz yorumlarda mutlaka yazın. Ve eğer siz de ETSY ve Amazon gibi yerlerde kendi ürünlerinizi satarak bir başarı hikayesine imza attıysanız mutlaka bize de anlatın.
Gerçek hayatın içinden süzülüp gelen gerçek hikayeler, duygulara dokunan yaşanmış hikayeler, sizi içine çekecek gizemli hikayeler, şaşırtıcı ilginç hikayeler, yürek burkan duygusal hikayeler, ürkütücü korku hikayeleri ve düşündürücü ibretlik hikayeler ile dolu bir dünyaya adım atıyorsunuz.
Bu kanalda, yaşanmış olaylardan çıkarılan derslerle bezeli sıra dışı hikayeler, beklenmedik sonlara sahip dramatik anlatılar ve sizi derinden sarsacak şok edici gerçekler yer alıyor.
Hayatta kalma mücadeleleri, umut veren başarı hikayeleri ve yaşamın içinden gelen motivasyon dolu anlar, izleyiciye ilham verirken; bir yandan da trajik aşk hikayeleri ve dram dolu hayat öyküleri kalbinizin derinliklerine dokunacak.
Gerilim ve korku hikayeleri sevenler için, tüyler ürperten paranormal hikayeler, ürkütücü cin hikayeleri ve açıklanamayan esrarengiz olaylar bu kanalda sizi bekliyor.
Bilinmeyenleri keşfetmek isteyenler için, akıl almaz detaylarla dolu gizemli vakalar, gerçek hayata dayanan doğaüstü olaylar ve inanılması güç ama belgelenmiş gerçek hikayeler düzenli olarak paylaşılıyor.
Ayrıca, gizemin peşinden gitmeyi seven izleyiciler için dedektif hikayeleri, düşünmeye sevk eden psikolojik gerilim hikayeleri, merak uyandıran alternatif tarih olayları ve etkileyici gizemli dostluk öyküleri de içeriklerimiz arasında.
Her hafta yayınlanan yeni videolarla gerçek dünyada yaşanmış gizemli olaylar ekranlarınıza geliyor.
Bilim kurgu ve mitoloji tutkunları için ise fantastik hikayeler, efsaneleşmiş anlatılar ve unutulmaz mitolojik olaylar, gizemli efsaneler ve kadim mitolojik canavarlar eşliğinde karşınıza çıkacak.
Bunun yanında, içinizi ısıtacak eğlenceli anılar, tebessüm ettirecek komik hikayeler ve kültürel zenginlikleri yansıtan kültürel öyküler de sizi bekliyor.
Macera tutkunları için sürükleyici kaçış öyküleri, aksiyon dolu gelişmeler ve ilham verici kahramanlık hikayeleri de kanalımızda yer alıyor.
Tarihin bilinmeyen yönlerini keşfetmek isteyenleri, etkileyici şehir efsaneleri, tarihten ilginç olaylar, yürek burkan trajik geçmiş hikayeleri ve akıldan silinmeyecek şok edici gerçekler ile zaman yolculuğuna davet ediyoruz. Yaşanmış Gerçek Hikayeler kanalına hoş geldiniz...
Show More Show Less View Video Transcript
0:00
Şu an bir aile apartmanında mı yaşıyorsunuz? Ya da eşiniz aile apartmanında yaşamayı teklif etse kabul
0:07
eder miydiniz? Eşinizin ailesiyle çok fazla içli dışlı olmak ister miydiniz?
0:13
Peki eşinizin ailesi sizin hayatınıza müdahale edip sizi kıskanıyor mu? Bu
0:19
hikayemizde aile apartmanında yaşamayı kabul eden bir kadının uğradığı hasetliklerle birlikte yaşanan tatsız
0:26
olaylara rağmen küllerinden yeniden doğuşuna ve büyük bir başarı hikayesine
0:31
hep birlikte şahit olacağız. Düşüncelerinizi yorumlarda mutlaka yazın, olur mu? Eğer hazırsanız
0:38
hikayemize geçebiliriz. İyi seyirler.
0:43
Yaşanmış Gerçek Hikayeler kanalına abone olmayı ve videoyu beğenmeyi ihmal etme.
0:50
Melek o gün mutluluğun zehirli bir sarmaşık gibi ruhunu sarıp onu yavaş
0:55
yavaş boğacağını bilmiyordu. Aksine hayatının en parlak, en umut dolu gününü
1:01
yaşadığına emindi. Levent'in Ela gözlerinin içinde kendi yansımasını
1:07
gördüğünde geleceğin vaadettiği her şeyin pırıl pırıl bir cennetten farksız
1:12
olacağına kalpten inanıyordu. Levent ona sadece bir sevgili değil aynı
1:17
zamanda sığınabileceği bir liman, yaslanabileceği bir dağ gibi görünüyordu.
1:23
Aşklarının ilk gününden beri ona gösterdiği o nazik, o korumacı tavır
1:28
meleğin ayaklarını yerden kesmişti. Her kelimesi özenle seçilmiş, her dokunuşu
1:34
şefkat doluydu. Melek bu adamla bir ömür geçirecek olmanın tatlı sarhoşluğu
1:40
içindeydi. Levent'in ailesi de bu rüyanın en güzel parçasıydı.
1:45
Annesi Sabriye Hanım meleği daha ilk gördüğü andan itibaren kendi kızı gibi
1:51
bağrına basmıştı. O sıcak tebessümü kızım diye başlayan cümleleri meleğin
1:57
içindeki tüm endişeleri bir anda silip süpürüyordu. Sabriye Hanım usta bir
2:03
bahçıvan gibi meleğin kalbine sevgi tohumları ekiyor. Onu her gün şefkatle
2:08
suluyordu. Levent'in iki abiyi ve onların eşleri yani meleğin müstakbel
2:15
eltileri de bu sevgi çemberinin birer halkasıydı. Birlikte içilen kahveler,
2:20
edilen tatlı sohbetler, paylaşılan küçük sırlar meleğe kocaman sıcacık bir
2:25
ailenin parçası olduğunu hissettiriyordu. Bu apartman dışarıdan bakıldığında
2:30
sıradan bir yapı olabilirdi ama melek için içi sevgiyle dolu, huzurlu bir
2:36
yuvaydı. Bu aileye gelin gitmek, bu sevgi dolu insanların arasına katılmak,
2:42
melek için bir piyango kazanmak gibiydi. Ancak meleğin kalbinin derinliklerinde
2:47
kimseyle paylaşmadığı bir arzusu vardı. Levent'le kuracakları yuvanın sadece
2:53
onlara ait olmasını istiyordu. Ne kendi ailesinin gölgesi düşsün istiyordu evliliklerinin üzerine ne de Levent'in
3:00
ailesinin. Ayrı bir evde kendi kurallarını koyacakları, kendi düzenlerini oluşturacakları bir hayat
3:07
hayal ediyordu. Bağımsızlık ona göre sağlıklı bir evliliğin temel taşıydı. Bu
3:13
düşüncesini Levent'e açtığında sevgilisi ona sonuna kadar hak vermişti.
3:19
Elbette sevgilim demişti Levent. Sen nasıl istersen öyle olur. Kendi
3:24
yuvamızı, kendi krallığımızı kuracağız. Kimsenin bize karışmasına izin vermem.
3:29
Bu sözler meleğin kalbini bir kez daha fethetmiş, ona olan güvenini perçinlemişti.
3:36
Fakat zaman ilerleyip evlilik hazırlıkları ciddiye bindikçe Levent'in bu konudaki net tavrı yavaş yavaş
3:43
buharlaşmaya başladı. Önce konuyu her açıldığında geçiştirir oldu. Sonra da
3:50
derin bir sessizliğe büründü. Melek bu sessizliğin ardında bir fırtınanın biriktiğini hissediyor ama
3:56
konduramıyordu. Sonunda Levent bir akşam yemeğinde baklayı ağzından çıkardı. Ekonomik
4:03
zorluklardan dem vurdu. Yeni bir ev kurmanın, kiraya çıkmanın ne kadar masraflı olacağından bahsetti. Sadece
4:11
geçici bir süre için meleğim." dedi gözlerinin içine bakarak. Annemlerin
4:16
apartmanında bize ait olan dairede başlayalım hayata. Biraz para
4:21
biriktirince söz veriyorum. İstediğin en güzel evi tutarız.
4:27
Meleğin hayal dünyası başına yıkılmış gibiydi. Aile apartmanı. Her gün içe göz
4:35
göze olmak. Kontrol altında hissetmek. Annesinin ve babasının en başından beri
4:42
korktuğu şey buydu. Bu fikir ayrılığı mutluluk tablosuna düşen ilk gölgeydi.
4:49
Ama Levent'e olan aşkı o kadar büyüktü ki mantığının sesini bastırıyordu.
4:54
Üstelik Sabriye Hanım'ın o melek gibi yüzü eltilerinin sıcak gülümsemeleri
5:00
aklına geldikçe belki de o kadar kötü olmaz diye düşündü. Belki de annemler
5:06
abartıyordur. Levent'in sevgisine ve ailesinin iyiliğine sığınarak istemeye istemeye bu
5:13
teklifi kabul etti. Bu kararını kendi ailesine açtığında beklediği tepkiyle
5:18
karşılaştı. Annesi kızım yapma." diye yalvardı. O apartman senin altın kafesin
5:26
olur. Başta her şey güzel gelir ama sonra nefes alamaz hale gelirsin.
5:31
Evliliğinize en büyük zararı bu yakınlık verir. Babası da aynı endişeleri
5:37
taşıyordu. Sürekli göz hapsinde olacaksın dedi. Her adımın, her kararın
5:43
sorgulanacak. Kendi evinin hanımı olamazsın. Fakat meleğin gözlerindeki
5:48
aşkı ve kararındaki ısrarı görünce daha fazla üsteleyemediler. Kızlarının
5:53
mutluluğu için içleri kan ağlayarak bu duruma razı oldular. Düğün günü geldiğinde melek beyaz gelinliğinin
6:00
içinde bir kuğu gibiydi. Levent'in koluna girdiğinde tüm endişelerini bir kenara bırakıp sadece ağının tadını
6:08
çıkarmaya karar verdi. Nikah memurunun sorusuna, "Evet." diye haykırırken sesi
6:14
salonda yankılandı. O anile apartmanı da dahil olmak üzere her şeyi unutmuştu.
6:19
Sadece sevdiği adam ve onunla başlayacağı yeni hayat vardı. Düğünün ardından Levent onu kucağına alıp aile
6:27
apartmanının kapısından içeri soktuğunda melek kalbinin hızla çarptığını hissetti. Burası artık onun da eviydi.
6:35
Eşyaları yerleştirdiler. Kendi zevklerine göre küçük dokunuşlar yaptılar ve dairelerini sıcacık bir
6:42
yuvaya dönüştürdüler. İlk haftalar, aylar rüya gibi geçti.
6:47
Sabriye Hanım her gün bir bahane ile kapılarını çalıyor. Elinde ya sıcak bir çorba kasesi ya da yeni demlediği çay
6:55
oluyordu. Eltileriyle günleri alışverişleri, kahve falları eksik olmuyordu. Birlikte güldüler, birlikte
7:02
ağladılar. Kısa sürede abla kardeş gibi oldular. Melek ailesinin tüm
7:08
korkularının yersiz olduğunu düşünmeye başlamıştı. Bu apartman bir kafes değil.
7:13
Tam tersine onu sevgiyle saran korunaklı bir kaleydi. "Ne kadar şanslıyım." diye
7:19
fısıldadı bir gece uykuya dalmak üzere olan Levent'in kulağına. "Seni ve aileni bulduğum için çok şanslıyım." Levent
7:26
uykulu bir gülümsemeyle ona sarıldı ve melek hayatının sonuna kadar bu huzurun süreceğine inandı. Yaklaşık bir yıl
7:34
boyunca tek bir sorun, tek bir pürüz dahi çıkmadı. Melek bu sevgi dolu
7:39
ortamda adeta yeniden çiçek açmıştı. Kayın validesi en yakın sırdaşı,
7:45
eltileri ise en iyi arkadaşları olmuştu. Ailesinin endişelerini yersiz çıkardığı
7:50
için içten içe gurur duyuyordu. Her şey bir peri masalındaki gibi mükemmeldi. Ta
7:56
ki o güne kadar. Levent'in hayatlarına ve ailedeki tüm dengeleri sonsuza dek
8:02
değiştirecek o yeni iş fikrini ortaya attığı güne kadar. O gün cennet sandığı
8:07
yuvasının kapıları aslında cehenneme açılan bir dehlizin başlangıcıydı. Ama
8:12
melek henüz o dehlizin karanlığından habersiz mutlulukla gülümsüyordu. O
8:18
mükemmel tablo Levent'in bir akşam eve her zamankinden daha yorgun ve düşünceli
8:23
gelmesiyle yavaş yavaş çatlamaya başladı. Melek kocasının yüzündeki o
8:29
alışılmadık gölgeyi anında fark etmişti. Levent sofraya oturduğunda bile
8:34
dalgındı. En sevdiği yemeklere dokunmadı. Melek endişeyle elini onun
8:40
elinin üzerine koydu. Neyin var hayatım?" diye sordu yumuşak bir sesle.
8:47
"Bir sorun mu var dükkanda?" Levent derin bir it çekti. Gözlerini
8:52
meleğin endişeli gözlerinden kaçırdı. Sanki söyleyeceklerinden utanır gibiydi.
8:58
"Bir sorun yok." dedi fısıltıyla. "Sadece, sadece artık yetmiyor melek.
9:04
Yetmiyor. Bu iki kelime evin içindeki o huzurlu sessizliği bir bıçak gibi kesti. Levent
9:13
babadan kalma nalbur dükkanında iki abiyle birlikte çalışıyordu. Bekarken
9:18
kazancın üçe bölünmesi ona rahatlıkla yetiyordu ama şimdi evliydi. Bir yuvanın
9:24
sorumluluğu, hayalleri, geleceği vardı omuzlarında. Kiraları olmasa da bir evin
9:29
masrafı hiç bitmiyordu. Bir kenara ü kuruş koyamıyor, Mele'ye daha güzel bir
9:35
hayat sunma hayali her geçen gün ondan uzaklaşıyordu. Bütün gün çalışıyorum."
9:40
diye devam etti Levent sesinde biriken hayal kırıklığıyla. Ama günün sonunda
9:46
elimizde kalan üçte bir pay. Kendi kanatlarımla uçmak, sana daha fazlasını vermek istiyorum. Ama bu dükkanda
9:53
abilerimin gölgesinde bu mümkün değil. Levent'in bu itirafı meleğin yüreğine
9:59
dokundu. Kocasının gururunu, çaresizliğini ve ona olan sevgisinin ardındaki bu büyük sorumluluk hissini
10:06
anlıyordu. Ona kızmak yerine daha da sokuldu. "O zaman başka bir şey yaparız." dedi kararlı bir sesle. "Senin
10:13
tek başına kendi işinin patronu olacağın bir şey." Bu sözler Levent'in
10:18
gözlerindeki umut ışığını yeniden alevlendirdi. O gece uzun uzun konuştular. Levent'in
10:24
aklında somut bir fikir yoktu. Sadece bu kısır döngüden kurtulma isteği vardı.
10:30
İşte tam o anda meleğin yıllardır içinde uyuyan bir dev uyandı. Grafik tasarım
10:36
bölümünden mezun olmuş ama diplomasını bir çekmeceye kilitleyip ev hanımlığına razı gelmişti. İçindeki o yaratıcı ruh,
10:44
o üretme tutkusu kocasının hayalleriyle birleşince ortaya çıkmak için doğru anı
10:50
bulmuştu. Gözleri parlayarak Levent'e döndü. "Benim bir fikrim var." dedi heyecanla.
10:57
"Belki biraz çılgınca gelecek ama benim tasarımlarım. Onları hayata geçirebiliriz."
11:04
Melek saatlerce anlattı. Zihninde çizdiği o renkli dünyayı kelimelere döktü. Sıradan tişörtlerin, bez
11:12
çantaların, kazakların üzerine kendi özgün tasarımlarını işleyeceklerdi.
11:17
Nakışın o zarif dokusunu baskının modern çizgileriyle birleştireceklerdi. Kişiye
11:22
özel, hikayesi olan ürünler yaratacaklardı. "Düşünsene Levent." dedi. "İnsanlar
11:29
sadece bir kıyafet değil, bir sanat eseri, bir duygu satın alacak ve bunu
11:34
tüm dünyaya satabiliriz. Etsiy, Amazon gibi pazar yerleri bunun için var.
11:40
Meleek'in tutkusu Levent'e de geçmişti. Karısının gözlerindeki o ışık, projesine olan inancı Levent'in tüm tereddütlerini
11:48
silip süpürdü. Bu sadece bir iş fikri değil, aynı zamanda ikisinin birlikte
11:53
inşa edeceği bir hayaldi. Tek sorun sermayeydi. Baskı ve nakış makineleri
11:58
ilk parti ürünler için hatırı sayılır bir paraya ihtiyaçları vardı. Levent,
12:04
"Abilerimden borç isteyeceğim." dedi kendinden emin bir şekilde. Bunu bizim için yaparlar. Ertesi gün Levent konuyu
12:12
abilerine açtı. Nalbur dükkanından ayrılıp kendi işini kurmak istediğini, bunun için de borca ihtiyacı olduğunu
12:19
söyledi. Abileri önce şaşırsalar da Levent'in planını dinledikçe yüzlerinde
12:25
bir rahatlama belirdi. Levent'in ayrılması demek dükkanın gelirinin artık üçe değil ikiye bölünmesi demekti. Bu
12:33
onların hanesine daha fazla para gireceği anlamına geliyordu. Kardeşlerinin başarısını destekliyor
12:40
gibi görünerek aslında kendi çıkarlarını düşünerek bu teklifi seve seve kabul
12:45
ettiler. "Elbette, Aslan kardeşim." dedi büyük abi. "Senin kendi kanatlarınla uçmanı en
12:52
çok biz isteriz. Ne gerekiyorsa yaparız." Kardeşlik bağları ve karşılıklı iyi niyetle süslenmiş bu
12:59
konuşmanın ardında filizlenmeye başlayan bir kıskançlığın ve hesabın tohumları gizliydi. Ama o an kimse bunun farkında
13:07
değildi. Eltileri de haberi duyunca benzer bir sevinç yaşadılar. Kocalarının eve daha
13:14
fazla para getirecek olması onları da mutlu etmişti. Meleğe sarılıp, "Ne iyi ettiniz canım.
13:22
İnşallah çok başarılı olursunuz." dediler. Bu destek sözcüklerinin hepsi
13:27
samimi görünüyordu. O an için gerçekten de samimiydiler. Henüz Melek ve
13:32
Levent'in başarısının kendi huzurlarını kaçıracak bir boyuta ulaşacağını hayal bile edemiyorlardı.
13:39
Abilerinden aldıkları borçla ilk adımı attılar. İnternetten son model bir baskı
13:45
makinesi ve tek kafalı bir nakış makinesi sipariş ettiler. Levent hemen
13:50
Bursa'nın yolunu tuttu ve oradaki tekstil toptancılarından ilk denemeler için farklı renklerde tam 300 adet
13:57
kaliteli düz tişört tedarik etti. Evlerine döndüklerinde o küçük ama
14:02
huzurlu salonları bir anda bir atölyeye dönüştü. Koltuklar duvarlara yanaştırıldı. Orta sehpanın yerini
14:09
makinelerin kurulacağı masalar aldı. Makineler gelip kurulduğunda odayı dolduran yeni ve endüstriyel koku onlara
14:16
umudun kokusu gibi geldi. Melek yıllardır kara kalem defterlerinde sakladığı tasarımlarını günyüzüne
14:22
çıkardı. Çiçekler, geometrik desenler, anlamlı sözcükler hepsi onun hayal
14:27
gücünün birer ürünüydü. İlk tasarımı ince bir dala konmuş, özgürlüğe kanat çırpan bir kuş motifiydi. Levent
14:35
makineyi nasıl kullanacağını öğrendikten sonra meleğin çizimini dijital ortama aktardı ve ilk denemeyi yaptılar. Nakış
14:42
makinesinin iğnesi beyaz tişörtün üzerinde ritmik bir sesle hareket ederken ikisi de nefeslerini tutarak
14:49
izliyordu. İğnenin her bir vuruşu kalplerinde bir umut tohumu ekiyordu.
14:54
Sonunda makine durduğunda ortaya çıkan eser karşısında gözleri doldu. O basit
15:00
tişört artık meleğin ruhundan bir parça taşıyan canlı bir nesneye dönüşmüştü.
15:06
İlk ürünlerin fotoğraflarını çekip Etsi ve Amazon'da dükkanlarını açtılar. İlk
15:11
birkaç gün sessiz geçti. Her bildirim sesinde yürekleri ağızlarına gelse de
15:17
gelenler sadece platform güncellemeleriydi. Tam umutları tükenmeye başlarken bir
15:23
gece yarısı Levent'in telefonu satış yapıldı diye bir bildirim sesiyle çaldı.
15:28
Sanki yazar kasa sesi gibi bir şeydi. Ets'den bir satış bildirimiydi.
15:34
Amerika'dan bir müşteri melein o ilk tasarladığı özgürlüğü simgeleyen kuş
15:40
motifli tişörtü satın almıştı. O anki sevinçleri kelimelerle tarif edilemezdi.
15:46
Birbirlerine sarıldılar, mutluluktan ağladılar. Bu sadece 30 dolarlık bir
15:53
satış değildi. Bu hayallerinin gerçekleşebileceğinin kanıtıydı.
15:59
O gece başarılarının ışığı pencerelerinden sokağa taşarken aynı apartmanın başka bir penceresinde uykusu
16:06
kaçan bir çift gözün onların aydınlık penceresine karanlık bir merakla
16:12
baktığını bilmiyorlardı. Başarıları onları aydınlatırken
16:18
etraflarındaki gölgeleri de uzatmaya başlamıştı. İlk satışın getirdiği o sarhoş edici
16:24
mutluluk kısa sürede hayatlarının yeni normali haline geldi. Salonlarını esir
16:29
alan makinelerin ritmik sesi artık bir gürültü değil, yuvalarının üzerine yağan
16:35
bereketin tatlı melodisiydi. Meleğin parmaklarından dökülen tasarımlar dünyanın dört bir yanındaki
16:42
insanların kalplerine dokunuyordu. Amerika'daki o ilk müşteriyi
16:48
Almanya'dan, İngiltere'den, Avustralya'dan gelen yenileri izledi.
16:54
Her satış bildirimi sesi sadece banka hesaplarını değil özgüvenlerini ve
16:59
birbirlerine olan inançlarını da dolduruyordu. Geceleri yorgunluktan tap
17:04
düşseler de sabahları yeni siparişlerin heyecanıyla uyanıyorlardı.
17:10
Melek tasarlıyor, çiziyor, renkleri seçiyordu. Levent ise siparişleri
17:15
yönetiyor, makinelerin bakımını yapıyor, paketlemeyi organize ediyordu. Mükemmel
17:21
bir takımdılar. Birlikte kurdukları bu küçük imparatorluk onların ortak
17:27
zaferiydi. İşler o kadar büyümüştü ki Levent'in eski arabasının bagajı kargoya
17:33
götürülecek paketleri taşımaya yetmez olmuştu. Bize daha büyük bir araç lazım.
17:39
dedi Levent bir gün paketlerle dolu koridora bakarak. Bir hafta sonra
17:44
kapının önünde parlak beyaz bir ticari minibüs duruyordu. Bu sadece bir araç
17:50
değil başarılarının somut bir kanıtıydı. Levent abilerine yeni minibüsü
17:56
gösterdiğinde yüzlerinde zoraki bir tebessüm belirdi. "İyi günlerde
18:01
kullanın" dediler. Ama seslerindeki o eski sıcaklık yoktu. Gözleri aracın
18:07
yeniliğine ve büyüklüğüne, kendi durağan hayatlarının bir eleştirisi gibi takılıp
18:12
kalmıştı. Asıl kırılma birkaç ay sonra Levent'in meleğe bir sürpriz yapmasıyla
18:18
yaşandı. Bir akşam eve geldiğinde elinde bir araba anahtarı vardı. "Bu da senin
18:24
için meleğim." dedi. "Arık iplikçilere, kumaşçılara otobüsle gitmeni istemiyorum. Bu senin araban."
18:31
Meleek'in mutluluktan gözleri doldu. Kapının önüne park edilmiş küçük şık
18:37
metalik gri arabayı gördüğünde sevinçten Levent'in boynuna sarıldı. Bu araba onun
18:43
özgürlüğü, emeğinin karşılığıydı. Ertesi sabah yeni arabasıyla ilk kez
18:49
işlerini halletmek için evden çıktığında eltilerinin ve kayın validesinin
18:54
pencereden ona nasıl baktığını fark etmedi. Balkonda kahve içen üç kadın
19:00
meleğin arabasına binişini o kendinden emin duruşunu buz gibi bakışlarla izlediler. O an aralarında tek kelime
19:08
konuşulmasa da ortak bir karar verildi. Bu mutluluk, bu başarı onlara göre
19:14
fazlaydı ve bunun bir bedeli olmalıydı. Sabriye Hanım'ın kapısı artık meleye
19:20
çalınmaz oldu. O şefkatli kızım hitabı yerini mesafeli soğuk bir meleke
19:26
bıraktı. Eltileriyle yapılan kahve günleri tamamen bitti. Apartman
19:31
koridorunda karşılaştıklarında bir zamanlar saatlerce sohbet ettiği kadınlar şimdi başlarını çevirip
19:38
yollarına devam ediyorlardı. Melek bu ani ve anlamsız değişime bir anlam
19:43
veremiyordu. Bir şey mi yaptım diye soruyordu Levent'e. Bana neden böyle davranıyorlar? Levent ise işlerimize
19:51
odaklanalım hayatım boşver. Diyerek onu geçiştiriyordu. Ama o da ailesindeki bu
19:57
değişimin farkındaydı ve bu durum onu da rahatsız ediyordu. Dedikodu zehirli bir
20:03
sarmaşık gibi apartmanın duvarlarında sessizce büyümeye başladı. Kimse açıkça
20:09
onların başarısını kıskanıyoruz demiyordu. Bunun yerine hasetlerini gizleyecekleri kılıflar buluyorlardı.
20:17
Levent çok değişti diyordu büyükelti diğerlerine. Para onu şımarttı. Ailesini
20:23
unuttu. Diğer elti hemen ona katıldı. Asıl melek değiştirdi onu. O yılan kocamın
20:30
kardeşini bizden kopardı. Gördünüz mü arabayı nasıl da kurulmuş direksiyonuna
20:35
kendini bir şey sanıyor. En ağır darbe ise Sabriye Hanım'dan geldi. Oğlunu hala kucağındaki bir bebek
20:43
gibi gören, onun üzerindeki kontrolünü kaybetmekten ölesiye korkan anne, tüm
20:48
hıncını gelinine yöneltti. "Bu işi onun aklına sokan melek." dedi diğer
20:53
gelinlerine. Oğlumun düzenini bozdu. Kardeşlerin arasını açtı. Nalbur
20:59
dükkanından ayrılınca nasıl sevinmişlerdi bir boğaz eksildi diye. Ama şimdi Levent'in tek başına onlardan
21:06
fazla kazanması hepsinin gözüne battı. Gördünüz mü? Hepsi meleğin yüzünden.
21:13
Bu sözler kıskançlık ateşine atılmış bir körüktü. Suçlu bulunmuştu. Tüm bu
21:18
huzursuzluğun kaynağı melekti. Zehirli fısıltılar zamanla daha curetkar
21:24
yalanlara dönüştü. Levent sık sık Bursa'ya yeni tekstil ürünleri, iplikler ve kumaşlar almaya
21:31
gidiyordu. Bazen bir, bazen iki gün kalıyordu. İşte bu seyahatler aile için
21:37
mükemmel bir fırsat yarattı. Bir gün eltilerden biri imalı bir şekilde ortaya
21:43
bir laf attı. Levent yine Bursa'da. Melek evde tek başına. Kim bilir ne
21:49
yapıyordur? Bu laf havada kalmadı. Sabriye Hanım bu fikre dört elle sarıldı. Oğlunun kendisinden çalan bu
21:56
kadının aynı zamanda onu aldattığına inanmak ona tarif edilemez bir güç veriyordu. Bu yalan o kadar çok
22:03
tekrarlandı ki bir süre sonra kendileri de buna inanmaya başladılar. Artık melek sadece kibirli ve para
22:11
düşkünü bir kadın değil, aynı zamanda ahlaksız bir kadındı. Ve bu zehri
22:16
Levent'in damarlarına enjekte etmeye başladılar. Önce annesi başladı. "Oğlum
22:22
gözünü dört aç." dedi bir gün. O kadına çok güvenme. Tek başına kalıyor evde. Sen yokken mahallede laf söz dolaşıyor.
22:30
Levent annesine şiddetle karşı çıktı. Ne diyorsun sen anne? Meleğe nasıl böyle
22:36
bir iftira atarsın?" diye bağırdı. Ama tohum ekilmişti bir kere. Sonra abileri
22:42
devreye girdi. "Kardeşim." dedi biri. "Anamız haklı. Biz de duyuyoruz bir
22:48
şeyler. Dikkatli ol. Bu kadın senin başını yakacak. Eltileri de her fırsatta Levent'in
22:54
kulağına fısıldıyor, meleğin şüpheli hareketlerinden dem vuruyorlardı. Levent kalesinin her yandan kuşatıldığını
23:01
hissediyordu. Karısını seviyordu. Ona güveniyordu. Ama karşısında kanından,
23:06
canından olan annesi, abileri, tüm ailesi vardı. Hepsi bir ağızdan aynı
23:12
şeyi söylüyordu. "Hepsi mi yalan söylüyor olabilir?" sorusu bir kurt gibi beynini kemirmeye başladı. Meleke olan
23:20
bakışları değişti. Eskisi gibi içten gülmüyor, ona dokunurken tereddüt ediyordu. Geceleri melek uyurken onu
23:27
izliyor, zihninde ailesinin fısıldadığı korkunç senaryoları canlandırıyordu.
23:33
Aşkı ve güvencesi ailesinin sistematik nefreti karşısında her gün biraz daha
23:38
eriyordu. Bir gün Levent yine Bursa'ya gitmek için hazırlandı. Evden çıkmadan
23:44
önce meleğe sarıldı ama sarılışı soğuk ve mesafeliydi. Akşama geç gelirim. Gece
23:50
2 gibi falan. dedi. Melek kocasının bu tuhaflığını yine yorgunluğuna verdi. Ama
23:56
Levent o gün Bursa'ya hiç gitmedi. Arabasını apartmanın birkaç sokak uzağına park etti ve beklemeye başladı.
24:04
Ailesinin beynine ektiği o zehirli tohum artık filizlenmiş ve tüm mantığını ele
24:09
geçirmişti. Karısını kendi karısını takip edecekti. Kalbi ihanetin ve
24:15
şüphenin ağırlığıyla bir taş gibiydi. O gün sadece meleği değil kendi
24:21
mutluluğunu da adım adım takip edip nasıl yok ettiğini görecekti. O sabah
24:26
Güneş her zamanki gibi doğmuştu ama Levent'in dünyası zifiri bir karanlığın içindeydi. Arabasının sürücü koltuğunda
24:33
bir avcı sabrıyla ama bir kurbanın çaresizliğiyle bekliyordu. Kendi evini
24:38
karısının çıkacağı kapıyı gözetliyordu. Bu yaptığı şeyden midesi bulanıyordu.
24:44
Bir zamanlar uğruna dünyaları yakacağı kadına şimdi bir suçlu muamelesi yapıyordu. Ama ailesinin beynine ektiği
24:51
o zehir mantığının her zerresine yayılmıştı. Kalbinin bir yarısı, "Bu bir delilik.
24:58
Eve git ve karına sarıl." diye haykırırken diğer yarısı ya haklılarsa
25:04
ya bütün bu sevgi bir yalansa diye fısıldıyordu. Bu iki sesin arasında sıkışıp kalmıştı.
25:11
Nihayet apartman kapısı açıldı ve melek göründü. Üzerinde yine kendi tasarladığı
25:17
zarif çiçek desenleriyle süslü bir elbise vardı. Yüzünde işe gitmenin o her
25:22
zamanki tatlı telaşı ve enerjisi vardı. Etrafına bakındı. Derin bir nefes aldı
25:28
ve yeni arabasına doğru yürüdü. Levent kalbi göğüs kafesini delercesine
25:33
çarparken koltuğuna sindi. Meleğin her adımı, her hareketi Levent'in şüpheci
25:39
gözlerinde farklı bir anlam kazanıyordu. O masumane etrafa bakış sanki birini mi
25:44
arıyor diye yorumlandı. O kendinden emin yürüyüş sanki bir buluşmaya gitmenin
25:49
verdiği cüret gibi göründü. Melek arabasına binip uzaklaşınca Levent birkaç araba geriden onu takip etmeye
25:57
başladı. Direksiyonu sıkan elleri bembeyaz kesilmişti. Bir zamanlar gururla, "Bu karımın arabası." dediği o
26:04
küçük gri araba şimdi bir suç mahalline giden bir araç gibi geliyordu ona.
26:10
Şehrin kalabalık caddelerinde sayısız insanın arasında karısının ihanetini arayan bir hayalete dönüşmüştü. Melek
26:18
her zamanki rotasını izliyordu. Önce Sultan Amam'daki büyük iş hanlarına girdi. Levent arabasını uzağa park edip
26:26
peşinden yürüdü. Meleekin o kalabalık, gürültülü hanlarda dükkan dükkan dolaşmasını, kumaşlara dokunmasını,
26:33
iplik kartelalarını incelemesini izledi. Melek esnafla gülüşerek sohbet ediyor,
26:38
pazarlık yapıyor, yeni sezon renkleri hakkında bilgi alıyordu. Bunların hepsi işinin bir parçasıydı. Levent bunu
26:45
biliyordu. Aylar boyunca meleğin bu koşturmacasına şahit olmuştu. Ama bugün o dükkan sahiplerinin güleryüzü, o
26:52
samimi sohbetler Levent'in zihninde korkunç birer senaryoya dönüşüyordu.
26:58
Neden bu kadar samimi? Neden bu kadar uzun konuşuyor? soruları beynini
27:03
kemiriyordu. Her gülen erkek yüzünde ailesinin anlattığı o hayali dostun
27:09
siluetini arıyordu. Oradan sonra melek birkaç iplikçi dükkanına daha uğradı ve
27:15
öğle saatlerinde tek başına küçük bir esnaf lokantasına girdi. Levent
27:20
lokantanın karşısındaki bir köşe başında bekledi. Karısının tek başına yemek yediğini görmek içindeki fırtınayı bir
27:27
anlığına dindirdi. küçücük bir umut ışığı belirdi. İşte dedi kendi kendine.
27:35
Yalnız kimse yok. Annemler yanılıyor. Ben bir deliyim. Bu rahatlama hissi onu
27:41
neredeyse bu aptalca takibi bırakıp eve dönmeye ikna edecekti. Ama o zehir bir
27:46
kere kana karışmıştı. Belki de daha sonra buluşacak. Diye fısıldadı içindeki şeytan ve beklemeye devam etti.
27:55
Yemeğini bitiren melek lokantadan çıktı ve yakındaki bir kafeye doğru yürüdü.
28:00
Burası daha modern, daha aydınlık bir yerdi. Melek içeri girip cam kenarında
28:06
bir masaya oturdu ve kendine bir kahve söyledi. Levent kafenin tam karşısında
28:11
bir ağacın gölgesinde duruyordu. İçeri girmeyi karşısına oturup, "Burada ne yapıyorum ben melek? Aklımı yitirmek
28:18
üzereyim. Bana yardım et." demeyi o kadar çok istedi ki. Ama gururu ve şüphesizi, ayaklarını yere çivilemişti.
28:25
Melek kahvesini yudumlarken kafenin kapısı açıldı ve içeri iki kadınla bir erkek girdi. Levent'in tanıdığı insanlar
28:33
değillerdi. Meleği gördüklerinde yüzleri aydınlandı ve neşeyle onun masasına
28:38
doğru yürüdüler. Melek de onları görünce şaşırmış ama bir o kadar da sevinmişti.
28:45
Ayağa kalktı, arkadaşlarına sarıldı. Kahkahaları camın ardından bile duyulacak kadar içtendi. O an işte
28:53
Levent için zamanın durduğu, dünyanın yıkıldığı o an buydu. İki kadın ve bir
28:59
erkek. Ailesinin bahsettiği o arkadaş çevresi. Levent'in gözleri masadaki
29:05
adama kilitlendi. Adam meleğin tam karşısına oturmuştu. gülüyor, bir şeyler
29:11
anlatıyor, ellerini, kollarını kullanarak hararetli bir şekilde konuşuyordu. Melek de ona aynı neşeyle
29:18
karşılık veriyor, ara sıra kahkahalarla gülüyordu. Levent onların ne konuştuğunu
29:24
duymuyordu. Sadece görüyordu ve gördükleri ailesinin anlattığı yalanları
29:30
zihninde gerçek kılıyordu. Meleğin o masum kahkahası bir ihanetin müziği gibi
29:36
çınladı kulaklarında. Arkadaşının omzuna dostça dokunuşu bir sevgilinin okşaması
29:42
gibi göründü gözüne. O masadaki neşeli atmosfer Levent'in dünyasına bir
29:47
cehennem ateşi gibi düştü. Daha fazla bakamadı. Göğsüne bir hançer saplanmış
29:53
gibi hissetti. Nefesi kesildi. Arkasını döndü ve hızlı adımlarla oradan
29:59
uzaklaştı. Arabasına nasıl bindiğini, motoru nasıl çalıştırdığını hatırlamıyordu.
30:05
Sadece o sahne beyninde tekrar tekrar oynuyordu. Karısının gülen yüzü o adamın
30:11
yüzüyle birlikte bir kabusa dönüşmüştü. Apar topar Bursa yoluna saptı. Planına
30:16
sadık kalmalıydı. O uzun yol boyunca sadece düşündü. Radyoyu bile açmadı.
30:21
Sadece kafasının içindeki o uğultuyla, o korkunç görüntülerle seyahat etti.
30:27
Bursa'ya vardığında mekanik bir şekilde her zaman mal aldığı toptancılara gitti. Siparişleri verdi, arabayı doldurdu. Ama
30:35
ne aldığını, ne konuştuğunu bilmiyordu. Bir robot gibiydi. Duyguları alınmış,
30:40
sadece programlandığı şeyi yapan bir makine. Söz verdiği gibi gece iki
30:45
sularında eve geldi. Anahtarı kilide soktuğunda çıkan ses ölüm sessizliğindeki evde bir bomba gibi
30:52
patladı. Melek salondaki koltukta uyuya kalmıştı. Üzerinde ince bir battaniye
30:58
vardı ve televizyonun sesi kısılmıştı. Yorgunluktan bitap düşmüş hali bile bir
31:04
melek gibiydi. Normal bir zamanda Levent onu usulca kucağına alır, yatağına
31:10
götürür, alnına bir öpücük kondurdu. Ama bu gece karısına baktığında sadece
31:15
kafedeki o adamın yanındaki gülen kadını gördü. Ayaklarının ucuna basarak yatak odasına geçti. Melek kapının sesine
31:23
uyandı ve uykulu gözlerle ona baktı. "Hoş geldin hayatım." dedi mahmur bir
31:28
sesle. "Çok mu yoruldun?" Levent onun yüzüne bakamadı. Sırtı dönük bir şekilde
31:34
üzerini değiştirirken yorgunum." diye mırıldandı. Sesi buz gibiydi. Melek
31:40
koltuktan kalkıp yanına geldi. Elini omzuna koydu. "Bir sorun mu var Levent?
31:46
Çok tuhafsın." dedi. Levent onun dokunuşuyla irkildi. Sanki tenine
31:51
zehirli bir sarmaşık dokunmuş gibiydi. "Bir şey yok." dedi sert bir sesle.
31:57
"Sadece uyumak istiyorum." Melek olduğu yerde dona kaldı. Bu adam
32:02
onun Leventi değildi. Bu soğukluk, bu mesafe, bu duvar neydi? O gece yatağın
32:10
iki ucunda aralarında kilometrelerce mesafe varmış gibi yattılar. Levent
32:15
sırtını dönmüş. Tavanın karanlığına bakarak gördüğü ihaneti tekrar tekrar yaşarken melek sessizce ağlıyordu.
32:23
Ne yaptığını, ne söylediğini, bu cenneti cehenneme çeviren o günahın ne olduğunu
32:29
bilmeden sevdiği adamın buz kesen sessizliği içinde yapaalnız kalmıştı.
32:35
Apartmanın diğer dairelerinde ise bu soğukluğun haberini alacakları günü sabırsızlıkla bekleyenler huzur içinde
32:42
uyuyorlardı. Onların zaferi Melek ve Levent'in yatak odasındaki o dipsiz
32:47
uçurumda filizleniyordu. O geceden sonra ev bir sessizlik mabedine dönüştü. Ama bu huzurlu bir
32:54
sessizlik değil. Fırtına öncesi havayı kaplayan o ağır boğucu sessizlikti.
33:00
Levent bir hayalet gibi evin içinde dolaşıyor, melekle göz göze gelmekten özenle kaçınıyordu.
33:07
Günlerce tek bir kelime etmedi. Sadece atölyeye dönen salonda mekanik bir
33:13
şekilde çalışıyor, paketleri hazırlıyor, kargoya gidiyordu. Ama artık o işten
33:19
zevk almıyordu. O makinelerin sesi artık bereketin değil ihanetin melodisi
33:24
gibiydi kulaklarında. Her tasarım, her renk ona kafedeki o sahneyi hatırlatıyordu.
33:31
Melek ise buzdan duvara çarpa çarpa paramparça oluyordu. Her gün neyin var
33:38
diye sorduğunda aldığı tek cevap bir şey yok oluyordu. Bu iki kelime bir bıçak
33:45
gibi kalbine saplanıyordu. Kocasının sevgisini, neşesini, dokunuşunu kaybetmişti. Geceleri yatağın
33:52
soğuk tarafında Levent'in sırtına bakarak sessizce ağlıyor, bu kabusun sebebini anlamaya çalışıyordu. Kendini
33:59
sorguluyor, her anını, her kelimesini aklından geçiriyordu. Acaba yanlış bir şey mi söyledim? Onu kıracak bir şey mi
34:06
yaptım? Ama aklına hiçbir şey gelmiyordu. Bu anlamsız ceza onu yavaş yavaş
34:13
tüketiyordu. Levent'in bu içe kapanıklığı ve soğukluğu apartmandaki diğer gözlerden kaçmadı. Sabriye Hanım
34:21
ve eltileri zaferlerini kutluyorlardı. "Gördünüz mü?" diyordu Sabriye Hanım
34:26
diğer gelinlerine. Oğlumun gözü açıldı sonunda. Anladı o kadının ne mal olduğunu. Fısıltıları daha da cüretkar
34:33
hale gelmişti. Levent'le her karşılaştıklarında, "Nasıl gidiyor oğlum? Bir sıkıntın var
34:39
mı?" diye sorarak onun şüphelerini daha da derinleştirmeye çalışıyorlardı.
34:45
Levent'in suskunluğu onlar için bir itiraftı. planları tıkır tıkır işliyordu. Bu durum meleğin artık
34:53
dayanamayacağı bir noktaya geldiğinde çareyi kendi ailesine aramakta buldu.
34:58
Annesine ağlayarak her şeyi anlattı. Levent'in bir anda nasıl değiştiğini,
35:03
kendisine nasıl bir yabancı gibi davrandığını, evin içindeki o boğucu
35:08
sessizliği anlattı. Telefonun diğer ucundaki annesinin yüreği parçalandı.
35:14
"Ben sana söylemiştim kızım." dedi acıyla. O apartman senin yuvana mezar olur demiştim. O insanlar sana huzur
35:21
vermezler. Bırak gel kızım. O evde o adamla daha fazla kendini heba etme.
35:27
Babası da aynı fikirdeydi. Gurur yapma yavrum. Dedi. Kapımız sana her zaman
35:33
açık. Boşan kurtul o cehennemden. Ama melek ailesini dinlemedi. İçinde
35:39
hala küçücük bir umut kırıntısı vardı. Levent'i hala seviyordu. Bu durumun
35:45
geçici bir buhran olduğuna, yakında her şeyin düzeleceğine inanmak istiyordu.
35:51
Ancak fırtına dinmek yerine daha da şiddetlendi. Bir akşam yine basit bir sebepten
35:57
başlayan bir tartışma Levent'in haftalardır içinde biriktirdiği o zehri kusmasıyla patladı. Melek sadece artık
36:05
konuş benimle Levent. Bu sessizlik beni öldürüyor. Sorun neyse çözelim."
36:11
demişti. Levent ona kan çanağına dönmüş gözlerle baktı ve o an o korkunç soru
36:19
dudaklarından döküldü. Sen beni aldatıyor musun? Kelime odanın ortasında
36:25
bir bomba gibi patladı. Meleğin nefesi kesildi. Kulaklarının uğuldadığını,
36:31
dünyanın ayaklarının altından kaydığını hissetti. Şoktan konuşamadı. Sadece
36:37
kocasının yüzüne baktı. Bu nasıl olabilirdi? Bu iğrenç iftira, bu akıl
36:42
almaz suçlama da nereden çıkmıştı? Levent onun suskunluğunu bir suçluluk
36:48
belirtisi olarak yorumladı. "Susma di" diye bağırdı. "Cevap ver. Her
36:54
şeyi biliyorum ben. Ben Bursa'ya gittiğimde o kafede dostunla buluştuğunu biliyorum."
37:00
Meleğin beyninde şimşekler çaktı. Kafe. Arkadaşlarıyla karşılaştığı o gün.
37:07
Aklına gelen ilk şey, "Keşke o gün oraya gitseydin, keşke masamıza gelseydin."
37:13
demek oldu. Oradakilerin kim olduğunu görürdün. Biri liseden beri en yakın
37:18
arkadaşım Ayşe, diğeri üniversiteden ev arkadaşım Zeynep. Yanlarındaki de
37:23
Zeynep'in nişanlısıydı. Beni onunla tanıştırdılar. Keşke gelip baksaydın Levent. Uzaktan izlemek yerine. Ama
37:31
gelmedin. Çünkü bana güvenmediğini yüzüme söylemekten korktun.
37:37
Levent bu açıklamayı duymazdan geldi. O kararını çoktan vermişti. Kendi
37:43
mahkemesini kurmuş, hükmünü vermişti. O anda telefonu eline aldı ve annesini
37:48
aradı. Anne, "Hemen abimlerle yengemleri de alıp bize gelin. Konuşmamız gereken
37:54
çok önemli bir konu var." dedi. Yarım saat içinde tüm aile Melek ve Levent'in
38:00
salonunda toplanmıştı. Sabriye Hanım ve eltileri yüzlerinde sahte bir endişe ve
38:05
merak ifadesiyle oturuyorlardı. Ama gözlerinin içi parlıyordu. Büyük an gelmişti. Levent ayakta salonda bir o
38:13
yana bir bu yana yürüyordu. Melek ise koltuğun bir köşesine sinmiş üzerine
38:18
doğrultulmuş o nefret dolu bakışların altında eziliyordu. Levent derin bir nefes aldı ve bu kadın
38:27
dedi meleği işaret ederek. beni aldatıyor. Bu sözle birlikte mahkeme başladı. Her
38:34
ağızdan bir iftira, bir yalan çıkmaya başladı. Büyük elti, "Ben zaten
38:40
şüpheleniyordum. Birkaç kere tanımadığım arabaların apartmanın önünde durduğunu gördüm." dedi. Tamamen yalandı. Diğer
38:48
elti, "Telefonda fısıldayarak konuştuğunu duymuştum bir keresinde koridordan geçerken di" diye ekledi. Bu
38:55
da bir yalandı. Sabriye Hanım en büyük darbeyi vurdu. Ağlamaklı bir sesle,
39:02
"Benim oğlum gecesini gündüzüne katıp çalışırken o evde kimleri ağırladı kim bilir. Ben anayım, hissederim. Başından
39:10
beri içim rahat değildi bu kızla ilgili." dedi. Melek o anda her şeyi
39:15
anladı. Bu bir komploydu. Bu hasetle, kıskançlıkla örülmüş bir ağdı.
39:22
Levent'e olan aşkı ve evliliğini kurtarma umudu o an tuzla buz oldu.
39:27
Gözyaşları durdu. Yüzüne buz gibi bir sakinlik yayıldı. Ayağa kalktı ve
39:33
kimsenin yüzüne değil doğrudan Levent'in gözlerinin içine baktı.
39:39
Senin bu kadar kazanacağını ve büyüyeceğini kimse tahmin etmiyordu."
39:44
dedi sesi titreyerek ama kararlı bir şekilde. "Sen nalbur dükkanını bırakınca
39:50
bir boğaz eksildi diye hepsi sevinmişti. Ama şimdi sen onlardan çok kazanmaya
39:55
başladın. Bu da hepsinin gözüne battı. Arabalarımız, evimiz, başarımız battı.
40:01
Yuvamızı kendi hasetleri yüzünden yıkıyorlar ve sen de onlara inanıyorsun."
40:08
Meleek'in bu sözleri ailenin ortasına bir bomba gibi düştü. Maskeleri düşmüştü. Ama Levent ailesinin
40:15
yalanlarını kabul etmektense karısının gerçeğini reddetmeyi seçti. Ailesine toz
40:21
konduramazdı. Sen benim aileme iftira atamazsın diye kükredi. Biri yalan
40:27
söylüyor da hepsi mi yalan söylüyor? Ahlaksız kadın. Ahlaksız. Bu kelime
40:34
meleğin kalbinde kalan son sevgi kırıntısını da söküp attı. O an kafasında her şey bitti. Levent'le
40:41
yollara ayrılmıştı. Hiçbir şey söylemedi. O kalabalığın içinde o nefret dolu yüzlere tek tek baktı. Sonra
40:48
arkasını döndü. Üzerindeki elbiseden, ayağındaki ayakkabıdan başka hiçbir şey
40:53
almadan yatak odasına yürüdü. Çantasını ve telefonunu aldı. Sessizce salondan
41:00
geçti. Kimsenin yüzüne bakmadı. ve kapıyı açıp çıktı. O kapıyı kapatırken
41:05
çıkan ses sadece bir kapı sesi değil, bir hayatın, bir aşkın, bir hayalin
41:11
sonuydu. Ardında zaferini kutlayan bir aile ve o ailenin yalanlarına inanmayı
41:18
seçen, hayatının en büyük hatasını yapmış bir adam bıraktı. O gece aile
41:24
apartmanının ışıkları uzun süre sönmedi. İçeride bir yuvanın yıkılışı kutlanıyordu.
41:30
Apartmanın o ağır demir kapısı arkasından kapandığında melek bir anlığına ne yapacağını bilemeden olduğu
41:36
yerde durakladı. Gecenin serinliği yanan yüzüne bir tokat gibi çarptı. Birkaç
41:42
saniye önce içinde bulunduğu o boğucu, nefret dolu odanın aksine sokak bomboş
41:49
ve sessizdi. Ama bu sessizlik içindeki fırtınanın gürültüsünü daha da
41:54
artırmaktan başka bir işe yaramıyordu. Ayakları onu nereye götüreceğini biliyordu ama ruhu sanki bedeninden
42:02
ayrılmış o kapının ardında o iğrenç iftiraların atıldığı salonda kalmış
42:07
gibiydi. Yürümeye başladı. Her adım kalbine saplanan bir cam kırığı gibiydi.
42:13
Kurduğu hayaller, Levent'e olan aşkı, o aileye duyduğu sevgi hepsi birer birer
42:20
ayaklarının altında eziliyordu. Bir evi, bir eşi, bir hayatı vardı. Şimdi ise
42:26
üzerinde bir elbiseyle gecenin bir yarısı sokakta yürüyen kimsesiz bir kadındı. Babaevinin kapısını çaldığında
42:34
saat gece yarısını çoktan geçmişti. Annesi kapıyı açtığında kızının o
42:39
perişan halini görmesiyle yüreğine bir sancı saplandı. Hiçbir şey sormadı.
42:44
Sadece kollarını açtı ve melek yıllar sonra yeniden bir çocuk gibi annesinin kollarına sığındı. O an haftalardır
42:52
tuttuğu tüm gözyaşları bir sel gibi boşaldı. Babası kızının omzuna dokundu.
42:58
"Evine hoş geldin kızım." dedi. Sesi meleğin duyduğu en güven verici sesti. O
43:04
gece melek kendi çocukluk odasında kendi yatağında uyudu. Ama uyku acılarını
43:10
dindiren bir merhem değil. Kabuslarla dolu bir işkenceydi. Levent ise melek
43:15
gittikten sonra salonda ailesiyle tek başına kalmıştı. Annesi ve eltileri,
43:21
"İyi yaptın oğlum, kurtuldun o kadından." diyerek onu teselli etmeye çalışıyorlardı. Ama bu sözlerdeki zafer
43:28
tonu Levent'in midesini bulandırıyordu. Bir anlığına ailesinin yüzüne baktı ve
43:34
onların gözlerinde bir anlık bir zafer parıltısı gördü. O parıltı içine düşen şüphe kurdunu besledi. Ama yine de
43:41
gerçeği görmeyi reddetti. O gece meleksiz o evde ilk defa tek
43:47
başına kaldı. Evin her köşesi meleğin kokusu onun dokunuşuyla doluydu. Yatak
43:54
bomboş ve buz gibiydi. Levent ilk defa o gece zaferinin ne kadar boş ve acı
44:00
verici olduğunu hissetmeye başladı. Ertesi gün sanki hiçbir şey olmamış gibi
44:06
işe devam etmeye çalıştı. Meleğin tasarımları bilgisayarda duruyordu. Hazır tasarımları makineye yükleyip
44:12
baskı ve nakış yapabilirdi. "Ona ihtiyacım yok." dedi kendi kendine.
44:18
Bu işi tek başıma da yürütebilirim. Ama yanılıyordu. Gelen siparişleri
44:23
hazırladı, kargoladı. Fakat yeni sipariş gelmiyordu. Müşteriler meleekin yeni
44:29
taze tasarımlarını bekliyordu. Levent çareyi internetten hazır telifsiz
44:34
resimler indirmekte buldu. O resimleri tişörtlere bastı, nakışlarını yaptı. Ama
44:40
sonuç felaketti. O ruhsuz sıradan tasarımlar meleğin ruhundan bir parça
44:45
taşıyan o özgün işlerin yanından bile geçemezdi. Dükkanın satışları bir anda
44:50
bıçak gibi kesildi. Etsiy ve Amazon'dan gelen satış bildirim sesi yerini ölümcül
44:56
bir sessizliğe bırakmıştı. Meleksa baba evinde geçirdiği birkaç haftalık matemin
45:02
ardından yavaş yavaş toparlanmaya başladı. Ailesinin koşulsuz sevgisi ve
45:07
desteği onun en büyük ilacıydı. Bir sabah odasındaki eski kara kalem
45:14
defterini eline aldı ve bir kalem çekti. Titreyen elleriyle ilk önce bir anka
45:20
kuşu çizdi. Küllerinden yeniden doğan, eskisinden daha güçlü ve parlak bir anka
45:26
kuşu. O an kararını verdi. Yıkılmayacaktı. Kendi kanatlarıyla tek
45:31
başına uçacaktı. Durumunu babasına açtı. Babası kızının gözlerindeki o ateşi
45:37
görünce bir an bile tereddüt etmedi. Emekli ikramiyesinden kalan son parayla
45:44
ona küçük masaüstü bir baskı makinesi aldılar. Ardından sadece 75 adet beyaz
45:50
tişört aldılar. Sermayeleri buydu. Melek yeni tasarımlarını o küçük makinede
45:57
hayata geçirmeye başladı. Annesi paketlemeye yardım ediyor, babası kargoları posthaneye götürüyordu. Üç
46:04
kişilik bu küçük aile şirketi sevgi ve inançla çalışıyordu. İlk sipariş geldiğinde üçü de mutluluktan ağladı. Bu
46:12
Levent'le kazandıkları ilk paradan bile daha değerliydi. Bu meleğin kendi
46:18
zaferiydi. İşleri yavaş ama emin adımlarla büyüdü. Sipariş geldikçe
46:23
tişört aldılar. Kazandıkları her kuruşu biriktirdiler. Birkaç ay sonra yeterli
46:29
parayı denkleştirip tek kafalı 12 iğneli bir nakış makinesi aldılar. O makine eve
46:35
geldiğinde melek sanki kaybettiği bir parçasını geri bulmuş gibi hissetti.
46:40
Ayrılığın acısını yaşamak yerine işine odaklanmıştı. Artık eskisinden daha yaratıcı, daha
46:47
özgürdü. Kimseye hesap vermiyor, kimsenin onayını beklemiyordu.
46:53
Tasarımları yaşadığı acılardan süzülüp gelen bir bilgelikle daha da derinleşmişti.
46:59
Levent'in işleri ise her geçen gün daha da kötüye gidiyordu. Borçları birikmiş,
47:05
abilerinden aldığı parayı geri ödeyemez hale gelmişti. Sonunda o umutlarla dolu
47:11
atölyeye çevirdikleri salonu boşaltmak zorunda kaldı. O parlak baskı ve nakış
47:16
makinelerini değerinin çok altında bir fiyata sattı. O makineler evden çıkarken
47:22
sanki kendi hayallerinin cenazesi kalkıyor gibiydi. Yeni aldığı ticari minibüsü ve meleğin
47:29
kullandığı arabayı da sattı. Elinde avucunda hiçbir şey kalmamıştı. Sonunda
47:35
yapabileceği tek bir şey kalmıştı. Başını öne eğip Nalbur dükkanının kapısını çaldı. Abileri onu bir zamanlar
47:43
olduğu gibi ortak olarak değil, sadece bir çalışan olarak işe aldılar. Levent
47:48
başladığı yere hatta daha da gerisine dönmüştü. Her gün o tozlu dükkanda çalışırken aklında sadece melek vardı.
47:57
Onun gülen yüzü, başarısı, ona olan inancı. Kendi elleriyle bu mutluluğu
48:04
nasıl yok ettiğini düşündükçe kahroluyordu. Ailesinin zaferi onun
48:09
esareti olmuştu. Onların dolduruşuna gelip hayatının aşkını, yuvasını, geleceğini
48:16
mahvetmişti. Dayanamayıp meleğe mesaj atmaya başladı. Özürler diliyor, onu ne kadar sevdiğini
48:23
anlatıyor, barışmak için yalvarıyordu. "Ben bir aptalım." yazdı. "Ailemin
48:30
yalanlarına inandım. Lütfen beni affet, geri dön."
48:35
Melek o mesajı gördüğünde yeni atölyesinde annesi ve babasıyla birlikte
48:41
çalışıyordu. Atölye ışık ve renkle doluydu. Duvarlarda onun tasarımları asılıydı.
48:48
Nakış makinesinin ritmik sesi odayı dolduruyordu. Telefona baktı. Levent'in
48:54
acı dolu kelimelerini okudu. Kalbinde küçük bir sızı hissetti. Ama hepsi o
49:00
kadardı. Acı yoktu, öfke yoktu. Sadece boşluk." Cevap yazmadı. Telefonu
49:07
sessizce masanın üzerine bıraktı ve işine geri döndü. O artık doğru bildiği
49:13
yolda kimseye muhtaç olmadan kendisini gerçekten seven ailesiyle birlikte
49:19
yürüyordu. Yurt dışına sattığı özel tasarım ürünleriyle ekonomik özgürlüğünü kazanmış, en önemlisi de iç huzurunu
49:26
bulmuştu. Levent ise o aile apartmanında zafer kazandığını sanan ailesinin
49:32
ortasında hayatının sonuna kadar taşıyacağı bir pişmanlığın ve hiç cevaplanmayacak mesajların esiri olarak
49:38
kalmıştı. Melek küllerinden doğan bir anka kuşu gibi gökyüzüne yükselirken
49:43
Levent kendi elleriyle inşa ettiği o altın kafesin içinde yapaalnızdı.
49:48
Bir insana iftira atmak ve yuvasını yıkmak ne kadar kolay öyle değil mi sevgili dostlar? Fakat gerçek bir yol
49:55
arkadaşı iftiralara kulak asmaz ve eşinin arkasında durur. Kaldı ki bugün
50:00
böyle yapan ileride neler yapmaz. Bu hikayemiz tüm zorluklara rağmen başaran
50:06
ve ayakta duran kadınlara armağan olsun. Görüşlerinizi yorumlar kısmına özgürce
50:12
yazabilirsiniz. Bir sonraki yaşanmış gerçek hikayede buluşana kadar kendinize iyi bakın.
50:17
Hoşça kalın sevgili dostlar. [Müzik]
50:29
Yaşanmış Gerçek Hikayeler kanalına abone olmayı ve videoyu beğenmeyi ihmal etme.
#Animated Films

