Yaşanmış Gerçek Hikayeler kanalına hoş geldiniz!
Gerçek hayatın içinden gerçek hikayeler, duygusal hikayeler ve ibretlik hikayeler ile dolu bir dünyaya adım atın! Bu kanalda, yaşanmış olaylardan alınan dersler, sıra dışı hikayeler ve şok edici gerçekler sizi bekliyor. Başarı hikayeleri, hayatta kalma mücadeleleri ve motivasyon dolu anlar ilham verirken, trajik aşk hikayeleri ve dram dolu hayat öyküleri yüreğinize dokunacak.
Gerilim ve korku sevenler için paranormal hikayeler, cin hikayeleri ve esrarengiz olaylarla dolu tüyler ürperten anlar sizi bekliyor! Gizemli vakalar, doğaüstü olaylar ve akıl almaz gerçekler, bilinmeyene olan merakınızı körükleyecek.
Ayrıca, dedektif hikayeleri, alternatif tarih olayları, psikolojik gerilim hikayeleri ve gizemli dostluk öyküleriyle de sürükleyici bir maceraya hazır olun. Gerçek dünyada yaşanmış gizemli olaylar ve inanılması zor ama gerçek hikayeler her hafta bu kanalda!
Eğer bilim kurgu, fantastik hikayeler ve mitolojik olaylar ilginizi çekiyorsa, efsaneler ve mitolojik canavarlar ile dolu bir dünyaya kapı aralayabilirsiniz.
Bunların yanı sıra, eğlenceli anılar, komik hikayeler ve kültürel öyküler yüzünüzde bir tebessüm bırakacak. Macera ve kahramanlık hikayeleri, sürükleyici kaçış öyküleri ve aksiyon dolu olaylar ise heyecan arayanları bekliyor!
Şehir efsaneleri, tarihten ilginç olaylar, trajik geçmiş hikayeleri ve şok edici gerçeklerle zaman yolculuğuna çıkmaya ne dersiniz?
📌 Gerçek hikayelerin izini sürmek için kanala abone olun ve bildirimleri açın!
📩 İletişim & İş Birlikleri: [email protected]
🎥 Kullanılan Kaynaklar ve Atıflar:
Stock Görseller & Videolar:
Show More Show Less View Video Transcript
0:00
kasabanın eski taş sokaklarında hala kundura yapıştırıcısının keskin kokusu
0:05
dolanıyordu her sabah güneş doğarken o kokuyla birlikte uyanırdı taş evler oysa
0:11
artık kimse fark etmiyordu bu kokunun neyi hatırlattığını ne zaman biri burnuna çalınsa sadece yüzünü buruşturup
0:18
geçiyor belki de bilinçaltında bir geçmişi geri çevirmeye çalışıyordu ama
0:24
Ali İhsan için o koku çocukluğunun ta kendisiydi henüz dünyanın acımasızlığına
0:30
uyanmadığı yılların kokusu kasabanın ortasında yıllarca ayakta kalmış o küçük
0:36
kundura dükkanı şimdi yarıya kadar indirilmiş kepenkleriyle sessiz bir ağıt
0:41
gibiydi camların arkasında biriken toz içeride zamanın durduğunu gösteriyordu
0:47
üzerine kimsenin adım atmadığı parke taşları çatlamış dükkanın önündeki ahşap bank bile çürümeye yüz tutmuştu ama Ali
0:54
İhsan'ın gözünde hala o dükkan babasının nasırlı elleriyle şekil verdiği bir mabet gibiydi bir zamanlar geceleri
1:03
dükkanın arkasındaki küçük odada uyurdu Ali İhsan sobalı taş duvarlı kitapla terlik
1:10
arasına sıkışmış bir oda babası İbrahim Ustaz ezanıyla uyanır akşamları ise geç
1:17
vakte kadar deri diker topuk çakar sessizce şarkılar mırıldanırdı duvarda
1:23
asılı bir fotoğraf vardı genç bir adam kundura makinelerinin başında gülümsüyordu ali İhsan yıllar boyunca o
1:30
adamın kendi babası olduğunu bilmeden sadece "O gülen adam kim?" diye sorup
1:36
durmuştu ibrahim usta için tek bir gerçek vardı oğlum okuyacak eli nasır
1:42
tutmadan yaşayacak kimseye boyun eğmeyecek bu onun duasıydı ve dua kimi
1:49
zaman yük olurdu insanın omzunda ali ihsan okudu hem de çok okudu liseyi
1:55
bitirdiğinde kasabanın en gurur duyulan evladıydı düğünlerde bayram sofralarında
2:01
bizim ihsan mühendis olacakmış denirdi ama kimse onun kalbinin başka türlü çarptığını bilmezdi kitaplara gömülürken
2:09
içinde büyüyen boşluğu hayalleri birer birer değiştiren o hırsı kimse görmedi
2:14
istanbul'a gittiği ilk gün hala aklındaydı tren penceresinden dışarı bakarken gözyaşlarını gizlemişti annesi
2:22
elini sallarken titremişti dudakları babası ise tek kelime etmeden arkasını
2:28
dönmüş ağır adımlarla uzaklaşmıştı o gün Ali İhsan'ın içinde bir şey kırılmıştı belki de ve o kırık
2:35
zamanla uçurumlara dönüştü ilk zamanlar sık sık arardı babasını "baba "Dualarını
2:41
eksik etme." derdi ibrahim usta da her seferinde "Allah yolunu açık etsin
2:46
oğlum." derdi kısa sade ama içi dua dolu sözlerdi bunlar sonra sonra o sessizlik
2:55
başladı istanbul büyükşehirdi evet ama asıl büyük olan yalnızlıktı ilk maaşını
3:02
aldığında babasına bir çift deri eldiven göndermişti ama sonra hediyeler azaldı
3:07
telefonlar seyreldi ali İhsan şehirde kayboluyordu şık takım elbiseler giydiği
3:13
günleri hatırlıyordu ilk arabasını aldığında gece yarısı direksiyona sarılıp ağlamıştı çünkü başarının kokusu
3:20
da yalnızdı bir sabah erken gitmişti pencereden dışarı bakarken kendini
3:27
sorgulamıştı ben ne oldum cevap yoktu o gün Melis'le tanıştı o gün ilk defa
3:32
işten erken çıkıp sabaha kadar şehirde dolaştı ve o gün içine bir şey daha
3:38
battı tatminsizlik kumar masalarıyla ilk tanışması bir toplantı sonrası olmuştu
3:43
patronu onu götürmüştü "biraz kafa dağıtalım." demişti ali İhsan önce
3:49
tedirgindi sonra kartları eline alınca kalbindeki boşluğun bir süreliğine dolduğunu hissetti ama bu his tıpkı içki
3:57
gibi ertesi gün mide bulandırıyordu yine de bırakamıyordu çünkü şehirde kazanmak
4:04
bazen kaybetmekle başlıyordu seçil ah seçil o kadının gözlerindeki sabrı hala
4:11
unutamıyordu onu ilk kez kasaba kütüphanesinde görmüştü elinde kırmızı
4:16
pazartesi vardı o an zaman durmuştu seçil ona sen buraya hiç gelmezdin
4:23
dediğinde sadece gülümsemişti o gülümsemede bir gelecek vardı hayal ettikleri bir ev iki çocuk ve bahçede
4:30
açan hanımi ve öyle de olmuştu bir süreliğine Seçil ona iki çocuk verdi
4:36
çağrı ve İlke oğlunun gözleri babasına benziyordu ama Ali İhsan artık başka bir
4:43
adamdı kırmızı şarap kadehlerinde yansımasını görüyordu çocuklarının gözlerinde değil
4:50
melis güzelliği baş döndürücü ama kalbi kırık bir kadındı zengin bir tüccarın
4:57
kızıydı ali İhsan onu ilk gördüğünde "Benim gibi biri bu kadına ne verebilir
5:03
diye düşünmüştü ama sonra verdi tutku günah sonra sessizlik ışık doğduğunda
5:12
"Bu çocukla değişeceğim." demişti ama o da yalnız kaldı seçil gibi ışık da
5:19
babasını sadece uzaktan tanıyan bir hayal oldu bir sabah tüm bu karanlık
5:24
günlerin sonunda ofisine girerken onu bekleyen o tanıdık çocukla karşılaştı
5:30
kasabanın eski muhtarının oğluydu elinde buruşmuş bir kağıt vardı zarf bile yoktu
5:36
gözleri yerdeydi babanız bıraktı." dedi kısaca sonra arkasını dönüp gitti ali
5:43
İhsan o an ofisinin köşesindeki koltuğa çöküp her şeyi susturdu bilgisayar
5:49
ekranı telefon zili dışarıdaki araba sesleri hepsi yok olmuştu sadece o kağıt
5:55
vardı babasının titrek el yazısıyla yazdığı kalbine saplanan her kelime
6:01
mektup yılların izini taşıyan sararmış bir kağıttı köşeleri yıpranmış
6:07
ortasından kat izi geçmişti sanki zamanın kendisi dokunmuştu ona ali İhsan
6:13
elleri titreyerek açtı zarfı parmak uçlarıyla kağıdı okşadı bir süre derin
6:19
bir nefes aldıktan sonra okumaya başladı babası mektubuna "Oğlum" diye başlamıştı
6:25
ellerinin değil kalbinin titrediğini söylemişti yıllarca içine gömdüğü duygularını bu satırlara döktüğünü
6:32
belirtiyordu ölüm yaklaştığını hissettiğini bu yüzden konuşamadıklarını yazmak zorunda kaldığını dile getirmişti
6:40
ilk adımlarını attığında onunla birlikte yürümeye başladığını söylemişti ayağına
6:45
giydiği ilk ayakkabıyı kendi elleriyle diktiğini o günü hiç unutamadığını yazmıştı o günden beri hep onun büyük
6:52
şehirlerde büyük hayallerin peşinden koşmasını istediğini belirtmişti ali
6:57
İhsan her cümlede gözleri dolarak devam etti okumaya babası onun okumasıyla
7:03
büyümesiyle gitmesiyle hep gurur duyduğunu ama her ayrılışın içinde bir parçayı götürdüğünü anlatmıştı annesine
7:10
bir sabah "Bizim ihsan artık dönmez." dediğini annesinin buna inanmak
7:15
istemediğini ama onun umudu içinde çoktan gömdüğünü yazmıştı torunlarını
7:21
hiç göremediğinden onların dede deyişlerini duyamamış olmaktan yakınıyordu belki de hak etmediğini ama
7:28
içinin yandığını itiraf etmişti sonra öyle bir cümle kurmuştu ki Ali İhsan'ın
7:34
elleri titredi "beni affet demeyeceğim." demişti "çünkü sana ne zaman kırıldım ne
7:41
zaman küstüm onu bile hatırlamıyorum artık." Ardından ise içini paramparça
7:46
eden satırlar gelmişti ama şunu bil ben seni hep sevdim her başarınla
7:53
gururlandım her suskunluğunla içimden bir şey öldü eğer bu mektup eline
7:58
geçtiğinde hayattaysa içindeki o küçük çocuğu alıp gelmesini istemişti sarılmak
8:04
istiyordu belki son bir kez ve eğer o çocuk hala onu özlüyorsa geç kalmamasını
8:10
rica etmişti mektubu hakkını helal et baban İbrahim diyerek bitirmişti
8:17
alian kağıdı göğsüne bastırarak gözlerini kapattı dünya o an durmuş
8:23
gibiydi saatin sesi bile duyulmuyordu gözlerinden süzülen yaşlar mektubun
8:28
üzerine damladı bazı harfleri silikleştirdi her kelime içini oyuyordu
8:34
dudağından boğuk bir şekilde baba kelimesi döküldü derin bir nefes aldı
8:39
ama sanki nefesi ciğerlerine değil geçmişine doldu pişmanlık göğsüne çöktü
8:45
yumruklarını sıktı ardından yavaşça açtı gözleri hala mektubun
8:50
üzerindeydi tekrar okudu sonra bir kez daha gece yarısına kadar ofisten çıkmadı
8:57
telefonlar defalarca çaldı ama hiçbirine dönmedi çekmecesinden eski fotoğrafları
9:04
çıkardı seçille düğünlerinden bir kareye baktı gülümsüyorlardı ardından çağrıyla
9:10
çekilmiş çocukluk fotoğrafı elinde küçük bir uçak olan bir kare sonra İlke'nin
9:15
bebekliğine ait bir fotoğraf ve son olarak Melis'le çekilmiş gizli bir fotoğraf uzun uzun baktı gülümsedi fakat
9:24
gözleri derin bir acı taşıyordu kendi kendine bizi bu hale ne getirdi diye sordu ardından Melis'le olan fotoğrafı
9:32
yavaşça yırttı parçaları elinden süzülüp masaya düştü sabaha karşı valizini
9:38
hazırlamaya başladı sadece birkaç kıyafet bir kitap mektup ve çocukluğuna ait eski bir harita koydu içine harita
9:45
gereksizdi ama ona yolculuğun anlamını veriyordu uçağa binmeden önce Seçil'e
9:50
kısa bir mesaj gönderdi mesajında affedilmeyi hak etmediğini ama babasının
9:56
onu affettiğini söyledi bir gün onun da affedebileceğini umduğunu ekledi
10:01
çocuklara iyi bakmasını istedi ve ilk kez kendi için bir yolculuğa çıktığını yazdı bir cevap beklemedi belki de artık
10:09
hiçbir cevabı kaldıramayacak kadar yorgundu kasabaya vardığında sokaklar
10:15
hala tanıdıktı her şey aynıydı ama içinde koca bir eksiklik vardı babası
10:20
artık orada değildi cenaze çoktan olmuştu mezarlığa yürürken adımları
10:26
ağırdı her adımda geçmişin izleriyle ilerliyordu okul yılları annesinin
10:32
saçını okşayışı babasının sessiz ama içten bakışları hepsi aklındaydı mezar
10:39
sade bir taşla işaretlenmişti üzerinde yalnızca şu yazıyordu ibrahim Demirtaş
10:45
192025 altında ise şu cümle yer alıyordu
10:50
kalplerin bildiği dillerin sustuğu yer ali İhsan diz çökerek mezarın başına
10:56
eğildi toprağa dokundu başını yavaşça eğdi kısık bir sesle "Keşke daha önce
11:02
gelseydin baba." dedi ardından sadece "keşkeken di" tekrar etti gözyaşları
11:08
sessizce aktı ve toprağa karıştı içinde büyüyen çocuk şimdi babasının ardından
11:14
suskunlukla özür diliyordu bazı yollar yalnızca geçmişe bakarak yürünüyordu ve
11:20
bazı affedicilikler yalnızca sessizlikte yaşanıyordu kasabada geçirdiği ilk gece
11:26
sessizdi ama o sessizlik Ali İhsan'ın içinde yankılanan binlerce sesle doluydu
11:32
babasının evine döndüğünde kapıyı anahtarla değil hatıralarla açtı her şey
11:37
yerli yerindeydi koltukların düzeni bile değişmemişti raflarda sararmış kitaplar
11:43
duvarda annesinin ördüğü tablo köşedeki eski radyo koltuklardan birine oturdu ve
11:49
gözlerini kapattı o an babasının kahve kokan ellerini annesinin örgü şallarını sabah
11:57
ezanından önce başlayan horoz seslerini hatırladı ne kadar uzak kalmıştı ne
12:02
kadar yabancı olmuştu tüm bu detaylara o gece tek başına oturduğu masada hiçbir
12:07
şey yemedi sadece boş sandalyeyile göz göze geldi yıllarca o sandalyede oturan
12:13
babasının hayalini izledi sessizliği dinledi o sessizlikte babasının sesi
12:19
vardı aslında her susuşu bir şey söylüyordu şimdi ona ertesi sabah erken
12:25
uyandı güneş daha yeni doğmuştu evin önündeki bankta oturup çay içmeye başladı elinde yine mektup vardı
12:33
defalarca okumuştu ama sanki her okuyuşta başka bir anlam çıkıyordu o sırada yanına yaşlı bir adam
12:40
yaklaştı saçları bembeyaz gözleri dolu doluydu ceketinin yakasında bir gül
12:45
kokusu vardı yanına oturdu ve selam verdi "sen İbrahim'in oğlusun değil mi?"
12:51
diye sordu ali ihsan başını eğerek onayladı adam hafifçe gülümsedi ve çok
12:57
bekledi seni." dedi ardından gözlerini uzaklara dikip devam etti her sabah bu
13:03
banka oturur yolunu gözlerdi gelmeyeceğini bilse de hep seni bekledi
13:09
kalbinin bir yanı hiç vazgeçmedi senden ali İhsan gözlerini kaçırdı sessizce
13:15
"Biliyorum." dedi yaşlı adam bir süre sustu sonra elini Ali İhsan'ın omzuna
13:21
koyarak "Bazı insanlar severken susar evlat baban da öyleydi sana bir kere
13:27
bile gitme diyemedi ama her gidişinle içinden bir parça söküldü." dedi o an
13:32
Ali İhsan'ın gözleri doldu başını öne eğdi bir çocuğun yaptığı hatayı fark
13:37
ettiği an gibi yalnızca omzunu silkeleyen o ağır pişmanlıkla derin bir
13:42
iç çekti günler geçtikçe kasabadaki insanlar birer birer onu tanıdı her biri
13:48
farklı bir hikaye anlattı babasına dair kimisi onun kar kış demeden
13:55
hastalara koştuğunu kimisi cebinde kalan son parayı yetim çocuklara verdiğini
14:01
anlattı her anlatılan Ali İhsan'ın içindeki boşluğu daha da derinleştirdi
14:06
bir gün annesinin mezarını ziyaret etti çocukken ellerini tutarak geldiği o
14:12
mezarlık şimdi ona sığınacak bir yer gibi geldi toprağın üzerine birkaç beyaz
14:18
çiçek koydu sana da gelemedim anne dedi ardından uzun uzun sustu kasabadaki evin
14:25
kömürlüğünü temizlerken bir sandık buldu eski defterler mektuplar fotoğraflar ve
14:31
içinde annesinin günlüğü vardı sayfaları karıştırırken bir satır dikkatini çekti
14:38
ali İhsan büyüyor her gün biraz daha bizden uzaklaşıyor ama kalbimizde hep çocuk hep
14:46
sarılmak istediğimiz o küçük çocuk o gece defteri kapattı lambayı söndürmeden
14:53
önce babasının yatağına uzandı yastığa yüzünü gömdü belki ilk kez o yatakta bu
14:58
kadar derin ağladı sanki yılların birikmişliği şimdi dökülüyordu gözlerinden sabah olduğunda pencereyi
15:05
açtı içeri dolan rüzgar sanki geçmişten bir nefes taşıyordu "yeter." dedi kendi
15:11
kendine "kaçmakla unutmakla geçmiyor ne yaşadıysak içimizde taşıyoruz kasabada
15:17
geçirdiği her gün içindeki buzları eritiyordu artık kendine sorduğu sorular
15:22
değişmişti neden gitmedim değil neden hiç kalmadım?" diye soruyordu ve her
15:27
cevap geçmişine biraz daha sarılmasına neden oluyordu sonunda kasabadaki eski
15:33
ilkokula gitti bahçeye adım atar atmaz çocukların sesi yükseldi bir an
15:38
duraksadı okul müdürü yaşlı bir kadın onu hemen tanıdı "ibrahim beyin oğlu."
15:45
dedi duygulanarak "babam burada da iz bıraktı bahçedeki şu ağacı birlikte dikmiştik."
15:52
Ali İhsan ağaca yaklaştı dallarına dokundu yapraklar arasından süzülen ışık
15:57
yüzüne vuruyordu sessizce "Ben de bir iz bırakmak istiyorum." dedi ve o gün karar
16:03
verdi kasabaya dönecekti hayatını geçmişin yarım kalan hesaplarına adamak
16:08
değil kalan her saniyeyi anlamlı kılmak için değiştirecekti kendini yeniden inşa
16:13
etmek için ilk tuğlayı koyuyordu şimdi Ali İhsan artık kasabanın bir parçasıydı
16:20
sokakta yürürken selam verenler artmıştı fırındaki yaşlı kadın her sabah ona
16:25
fazladan bir simit verirken "Senin babanın hatırına evladım." diyordu manav
16:31
hesap defterine Ali Ihsana' yazılmaz notu düşmüştü çoktan o da şaşkındı yıllarca uzakta kalmasına rağmen bir
16:39
yabancı gibi değil de özlenen biri gibi karşılanmıştı ama bazı geceler hala
16:44
uykuları kaçıyordu en çok da o kadını Elif'i düşündüğünde her şeyin başladığı
16:50
ya da belki her şeyin bittiği yerde onu bırakıp gitmişti ne yüz yüze
16:55
konuşabilmişlerdi ne de gerçek bir veda yaşanmıştı sadece suskunluk kalmıştı
17:00
aralarında yıllara yayılan derin bir sessizlik bir sabah kasabanın dışında
17:06
eski demiryolu istasyonuna doğru yürüdü burası çocukluğunda macera gibi gelen bir yerdi şimdi ise zamanın donduğu bir
17:15
yer gibi görünüyordu trenler artık geçmiyordu ama hatıralar hala aynı raylarda yürüyordu
17:22
rayların kenarındaki taşların üzerine oturdu elinde annesinin günlüğünden yırtılmış bir sayfa vardı annesi o
17:30
sayfada şu cümleyi yazmıştı bazı yollar geri dönüş içindir ama bazıları kendini
17:35
yeniden bulmak için o cümle aklında dönerken cebinden eski bir fotoğraf
17:41
çıkardı elif'le birlikte çekildikleri tek fotoğraftı güneş batarken yüzlerinde
17:47
tarifsiz bir huzur vardı "bunu yakamam." dedi kendi kendine "ama bu kez yüzleşeceğim." Ertesi gün kasaba
17:54
kütüphanesine gitti elif'in hala orada çalıştığını duymuştu kapıyı açtığında
18:00
toz kokusu ve kitapların ağır sessizliği karşıladı onu rafların arasında yürürken
18:06
yüreği sıkıştı derken göz göze geldiler elif elindeki kitabı yavaşça kapattı
18:13
yüzünde bir şaşkınlık vardı ama aynı zamanda tanıdık bir kırgınlık da hiçbir
18:18
şey söylemeden birkaç saniye bakıştılar "merhaba Elif." dedi Ali İhsan sesi
18:24
yumuşaktı biraz da titrek elif başını eğdi ama gözlerini ondan ayırmadı burada
18:29
olacağını biliyordum dedi bu kasabada bazı şeyler değişmez ali İhsan
18:35
gülümsedi keşke bazı şeyler hiç değişmeseydi dedi ama ben değiştim en
18:41
azından deniyorum elif'in sesi donuktu yıllar geçti Ali İhsan sen gittiğinde
18:47
her şeyi eksik bıraktın hiçbir şey tamamlanmadı ali İhsan başını salladı
18:53
"biliyorum." dedi ve ben de eksik kaldım her şeyin ortasında yarım bir adam gibi
18:58
bir süre sessizlik oldu rafların arasından geçen bir rüzgar sayfaları çevirdi sonra Elif konuştu "neden geldin
19:07
çünkü affedilmeyi beklemiyorum ama yüzleşmeden yaşayamayacağımı anladım." dedi elif gözlerini kıstı bu bir
19:14
yüzleşme değil bu geç kalmış bir özür ali İhsan derin bir nefes aldı geç de
19:21
olsa doğru olanı yapmak istiyorum bu kasabada kalacağım sadece geçmişimle değil kendimle de barışmak istiyorum
19:28
elif elindeki kitabı tekrar açtı o zaman önce kendini affet çünkü ben hala
19:35
affedemedim bu söz Ali İhsan'ın kalbine bıçak gibi saplandı ama kaçmadı çünkü
19:42
artık kaçmak çözüm değildi o günden sonra her şey bir anda değişmedi elif
19:48
uzak durdu ama Ali İhsan yılmadı okulda gönüllü oldu kütüphaneye yardım etti
19:54
sokak kedilerine yuva yaptı kasaba halkı onu daha da benimsedi yavaş yavaş
20:00
geçmişin gölgeleri yerini yeni ışıklara bırakmaya başladı bir akşamüstü Elif'in
20:06
kapısını çaldı elinde annesinin günlüğünü tuttu bir şey göstermek
20:11
istiyorum." dedi elif tereddüt etti ama kapıyı açtı günlüğü eline verdi
20:18
sayfalardan biri açık bırakılmıştı elif'i çok seviyor ama korkularıyla savaşamıyor umarım bir gün korkuları
20:25
sevgisinin önüne geçmez elif sayfaya uzun süre baktı
20:30
sonra gözlerini Ali İhsana' çevirdi bu kez gözlerinde öfke yoktu sadece derin
20:36
bir yorgunluk ve anlayış vardı geçmişi silemezsin." dedi "silmeye çalışmıyorum." dedi Ali İhsan ama onunla
20:44
yaşamayı öğrenebilirim kapının eşiğinde karanlıkla ışık arasındaydılar ve belki
20:49
ilk kez aynı yöne bakıyorlardı elif o akşam günlüğü tekrar tekrar okudu her
20:55
sayfada Ali İhsan'ın annesinin iç sesiyle yüzleşti kadının kelimeleri
21:01
zamanın çok ötesinden gelip Elif'in içine işliyordu insan bazı sevgileri içinden atamaz çünkü onlar kalpte değil
21:09
ruhta yaşar yazmıştı bir sayfada sabaha kadar uyuyamadı pencerenin önünde oturdu
21:15
elinde kahve kupası gözlerinde uykusuzluğun mat rengi birini affetmek
21:21
ne zaman kendimizi affetmek olur?" diye mırıldandı çünkü o da içten içe kırgındı sadece Ali ihsana değil kendine de onu
21:29
sevdiği için beklediği için bir türlü vazgeçemediği için ertesi gün kasabanın
21:37
meydanında karşılaştılar elif Ali İhsan'ın yürüyüşüne baktı eskiden olduğu
21:42
gibi başı dikti ama artık içinde başka bir ağırlık taşıyordu ali İhsan onu görünce durdu gülümsedi ama
21:50
temkinliydi günaydın dedi elif karşılık verdi günaydın sessizlik birkaç
21:56
saniyeliğine aralarına çöktü ama bu sefer sessizlik yabancı değildi tanıdık
22:02
eski bir dost gibiydi dün için teşekkür ederim dedi Elif annenin satırlarını
22:09
okumak başka bir kapı açtı içimde ali ihsan başını salladı o seni çok severdi
22:15
seninle ilgili notları hep saklamış belki de bizi en çok anlayan oydu elif
22:20
iç çekti belki de ama anlayan biri olması yetmiyor bazen yaşananlar
22:27
değişmiyor ali İhsan derin bir nefes aldı hiçbir şey eskisi gibi olmayacak
22:32
biliyorum zaten olmasın da ama bir şans verir misin bir dostluk ya da sadece
22:38
karşılıklı sessizlik yeter ki yabancı olmayalım elif ellerini montunun cebine
22:44
soktu bazen yabancı olmak daha kolay dedi ama sesi sert değildi içinde
22:50
yumuşamaya başlayan bir şeyler vardı ali İhsan susarak kabul etti zorlamadı döndü
22:57
yürümeye başladı tam uzaklaşırken Elif seslendi ali Ihsan döndü göz göze
23:04
geldiler bugün kütüphaneye uğra yardım edersen iyi olur rafların arasında bazı
23:10
kitaplar yer değiştirmiş dedi ali İhsan'ın gözlerinde bir ışık parladı
23:15
seve seve dedi elif de hafifçe gülümsedi sadece kitaplarla ilgilen diye ekledi
23:22
kitaplara söz dedi Ali İhsan günün geri kalanında birlikte çalıştılar konuşmalar
23:28
kısa ama anlamlıydı her kitap her dokunuş aralarındaki sessizliği biraz
23:34
daha yumuşattı geçmişin keskin kenarları yavaş yavaş törpülenmeye başladı o gece
23:41
Elif Günlüğün bir sayfasına kendi notunu düştü bazı yaralar zamanla değil yüzleşmeyle
23:47
kabuk tutar ve bazen en çok korktuklarımız bize en çok huzuru getirir." dedi kütüphane gün boyunca
23:56
sakindi elif ve Ali İhsan kitapları yerleştirirken kelimelerden çok gözler
24:01
konuştu bazen elleri aynı kitaba uzandı bazen aynı sayfada durdular ama
24:07
konuşmadılar sessizlik artık rahatsız etmiyordu hatta Elif o sessizliğin
24:13
içinde huzur bulmaya başlamıştı gün batımına doğru Ali İhsan üst raftan bir
24:19
kitap indirirken eski bir fotoğraf düştü yere sararmış kenarları yıpranmış bir
24:24
vesikalıktı bu genç bir kadın ve yanında küçücük bir çocuk elif fotoğrafı eline
24:31
aldı bu annen ve sen değil mi diye sordu ali İhsan başını salladı annemin
24:38
kitaplarının arasına sıkıştırmış belli ki belki de bana unutmamı hatırlatmak için Elif dikkatle baktı kadının
24:46
gözlerinde Elif'inkine benzeyen bir hüzün vardı bazen geçmiş bir yerden
24:51
karşımıza çıkar ve ben buradayım der dedi Elif ne kadar uzağa gitsek de ali
24:57
İhsan derin bir nefes aldı ben hiçbir zaman senden gitmek istemedim Elif
25:02
sadece kalmaya cesaretim yoktu elif yüzünü çevirdi "sen gidince her şey
25:08
yarım kaldı ben o yarımları toparlayabilmek için kendimden bile uzaklaştım." Ali İhsan
25:15
yaklaştı "o günleri binlerce kez düşündüm keşke farklı davranabilseydim keşkeler kaybedilenleri
25:23
geri getirmiyor." dedi Elif ama belki bazı şeyleri daha iyi anlamamıza yardım
25:28
ediyorlar bir an sustular hava ağırlaştı içlerinde susturdukları her şey sanki
25:34
havada görünmez bir buhar gibi dolaşıyordu elif dedi Ali İhsan "sana
25:40
bir şey sormam gerek cevap vermek zorunda değilsin." Elif başını kaldırdı
25:45
"sor sen hala beni biraz olsun seviyor musun?" Elif derin bir nefes aldı
25:51
gözlerini yere indirdi "ben seni hiç bırakmadım ki sadece sevgimi
25:57
sessizleştirdim yalnızca içimde taşıdım." Ali İhsan'ın sesi kısık ama netti o
26:03
zaman bir şansımız olabilir mi elif'in sesi titredi belki ama bu sefer hiçbir
26:11
şey aceleye gelmemeli çünkü bu defa kırılırsak toplanamayız ali İhsan başını
26:17
salladı söz veriyorum bu defa beklemeyi de anlamayı da öğrenmeye geldim elif
26:24
yavaşça gülümsedi kırılgan ama samimi bir gülümsemeydi bu başlamak değil
26:30
mesele dedi önemli olan devam edebilmek ali İhsan o an hiçbir şey söylemedi
26:38
sadece onun yanına oturdu ve beraber gün batımını izlediler ne geçmiş konuştu ne
26:44
gelecek sadece o an vardı sessizlik ama bu kez umut dolu ali İhsan Elif'in
26:51
sözlerinden sonra uzun bir süre sessiz kaldı içindeki karmaşa yıllardır
26:57
üzerinde taşıdığı o ağırlık Elif'in gözlerinde bir yansıma bulmuş gibiydi
27:03
elif yıllar sonra onunla kalmaya karar verdiği o an zamanın ne kadar acımasız
27:08
olduğunu fark etti birbirlerinin içindeki boşlukları doldurmak isteseler de ikisinin de ruhunda açılmış derin
27:15
yaralar vardı bir akşam Elif'in kitaplarını yerleştirirken masanın
27:21
üzerinde eski bir zarf buldu zarfın üstünde tanıdık bir el yazısıyla Ali
27:27
İhsan yazıyordu hemen içini açtı ve içindeki mektubu okudu mektup Elif'in
27:33
yıllarca unutmaya çalıştığı anıları tekrar canlandırmıştı bu Ali İhsan'ın
27:38
babasından gelen son mektuptu sevgili oğlum sana bu satırları yazarken içimde
27:43
bir ağırlık var zamanın sana neler yaptığını görmek bir baba olarak kalbimi kırıyor seçilin gözyaşlarını
27:50
çocuklarının eksikliğini görmemek mümkün değil ama ben bir şeyin farkına vardım
27:55
senin kaybolmuş ruhunu geri getirmek için yıllarca bekledim ancak belki de seni tekrar bulmanın yolu seni bu
28:02
kasabaya geri getirebilmekten geçmiyor seninle gurur duydum ama seni kaybettim
28:09
oğlum bu dünyada senin gibi birini kaybetmek her şeyden önce kendi hatamdı
28:14
ve şimdi sana şunu söylemeliyim gel eğer hala senin içinde beni bulabiliyorsan
28:20
dön yavaşça ama kesinlikle geri dön sonsuza kadar
28:25
baban elif gözleri dolmuş bir şekilde mektubu Ali İhsan'a uzattı ali İhsan
28:31
babanın son sözleri bu mektup seni gerçekten değiştirecek mi ali İhsan
28:37
mektubu aldığı gibi yere koydu benim için her şey çok geç Elif bu yazdıklarım
28:42
beni değiştirmeyecek elif Ali İhsan'ın karşısında derin bir nefes aldı hayır
28:48
Ali İhsan geç değil asıl mesele şu eğer değişmeyeceksen o zaman hiçbir şey
28:55
geride kalmayacak ali ihsan yüzünü buruşturdu bazen geçmişi
29:00
değiştiremiyorsun Elif bizim gibiler için bu mümkün değil bir insanın kendini
29:07
affetmesi geçmişi değiştirmesiyle olmaz ama geçmişle barışarak ona doğru adım
29:12
atarak yeniden başlayabiliriz düşün dedi Elif sesindeki güçle eğer sen değişmezsen o zaman kimse
29:20
değişemez o zaman kimse seni affetmez bir an her şey sessizleşti havanın
29:27
sıcaklığı vücutlarındaki biriken duygular gibi bastırmıştı elif'in söyledikleri Ali
29:33
İhsan'ın içine işledi uzun bir süre hiçbir şey söylemeden birbirlerine baktılar sonra Ali İhsan bir an bile
29:41
tereddüt etmeden yerinden kalktı "gel" dedi "gidiyoruz." Elif gözlerindeki
29:48
şüpheyle ona baktı "nereye?" Ali İhsan elini uzattı ve gözlerinde bir
29:54
kararlılık vardı tektepeye kasaba artık uykusundaydı sessizlik yavaşça sabaha
30:01
yaklaşırken Tektepe'ye doğru yürüyen iki siluet vardı ali İhsan ve Elif
30:06
karanlıkta birbirlerine adım adım yaklaşıyorlardı tek tepeye doğru her bir adımda ikisi de geçmişle yüzleşmeye
30:14
kaybettikleri şeyleri geri almaya çalışıyordu tek tepeye vardıklarında kasaba aşağıda terk edilmiş bir rüya
30:22
gibi duruyordu ay ışığı eski taşları gümüşe boyamış her şey donmuştu ali
30:28
İhsan Elif'in elini tutarak mezarın başına oturdu burası babamın en son
30:33
söylediği yerdi burada olmalıyım elif başını eğdi ve o zaman sen burada
30:40
geçmişinle barışmalısın." dedi ali Ihsan mektubu çıkarıp Elif'in eline koydu
30:45
"bunu sen oku." Elif derin bir nefes aldı ve babasının son sözlerini okumaya
30:51
başladı her kelime içindeki boşlukları biraz daha dolduruyordu okudukça gözleri
30:57
doluyor dudakları titriyordu mektubun sonunda Ali İhsan'ın
31:02
gözlerinde bir değişim vardı artık geçmişin yaraları daha az acıyordu o an
31:08
geçmişle tamamen barıştığını hissediyordu ali İhsan Elif'in gözlerine
31:14
bakarak "Beni affedebilir misin?" diye sordu elif derin bir nefes aldı affetmek
31:20
sana hiçbir şey geri getirmez Ali İhsan ama seni seviyorum ve hep sevdim geçmişi
31:26
artık yük olarak taşımak zorunda değilsin o an her şey değişti ali İhsan
31:32
geçmişini bırakarak yeni bir başlangıca adım atıyordu elif ve Ali İhsan birlikte
31:37
kasabaya geri dönerken kasabanın karanlık sokaklarında bile bir umut ışığı vardı yeah
#Family & Relationships
#Social Sciences
#Animated Films

