0:00
Diş macunuyla yapılan büyüyü duymuş muydunuz? Peki büyülere inanır mısınız?
0:06
Ya da durun şöyle soralım. Çok güvendiğiniz birinin size büyü yaptırdığını öğrenseniz ne yapardınız?
0:14
Bir de evinizde garip şeyler olmaya başlasa mesela. Belki bir hastalık ya da
0:20
belki de garip şeyler duymaya veya görmeye başlasanız. Bunlar başınıza
0:25
gelse korkar mıydınız? ya da büyü yaptırana hakkınızı helal eder miydiniz?
0:31
Bu öykümüzde sevdiği insanları karanlık güçlere kurban eden bir insanın ibretlik
0:37
hikayesini sizlerle paylaşacağız. Umarım beğenirsiniz. Şimdi hazırsanız hikayemize geçebiliriz.
0:44
İyi seyirler. Yaşanmış Gerçek Hikayeler kanalına abone
0:49
olmayı ve videoyu beğenmeyi ihmal etme.
0:56
Bazen hayat sevdiğin bir insanın gözlerine baka baka yavaşça karardığında başlar. Fatma sabahın erken saatinde
1:04
evden çıkarken teyzesinin uyanmamasına dua etti. Sessizce çantasını aldı.
1:10
Ayakkabılarını eline geçirip kapıyı araladı. Her sabah aynı sessizlik, aynı merdiven inişi, aynı otobüs saati. Ama
1:19
bugün bir şey farklıydı. İçinde gizli gizli büyüyen bir umut vardı. Henüz tam
1:25
şekli olmayan ama kalbinin bir köşesini dürtükleyen bir umut.
1:31
Tekstil fabrikasında makinelerin gürültüsü Fatma'yı ilk günden beri rahatsız etmişti. Ama başka çare yoktu.
1:38
Kendini bildi bileli hep birilerinin yanında. Birilerinin izniyle ve birilerinin yükü olarak yaşamıştı.
1:45
Teyzesi onu seviyor muydu? Belki. Ama sevgi her gün yüzüne vurulan bir
1:50
iyilikse insan sevilmeye ne kadar dayanabilirdi? O gün öğle arasında iş arkadaşıyla
1:56
otururken konu bir kez daha umuta geldi. Bir arkadaşım var dedi arkadaşı. Metin
2:03
tavuk işiyle uğraşıyor. İyi biridir. Evlenmeyi düşünüyor. Aklımda hep sen
2:09
varsın. Fatma gülümsedi. Gülümsedi ama bu gülümseme bir hayır değil. Neden
2:15
olmasın gülümsemesiydi. Çünkü umut bazen başka bir insanın cümlesinde filizlenirdi. İlk buluşmalarında Fatma
2:23
kırmızı kazağını giymişti. Saçlarını toplamıştı. Hafif bir ruj, biraz allık.
2:29
Karşısında Metin, temiz yüzlü, konuşurken göz teması kuran ses tonu yumuşak bir adam. "Beni gördüğünde ne
2:36
düşündün?" dedi Fatma. "Bir an için zaman durdu sandım." dedi Metin. Fatma
2:42
gülümsedi. Çünkü kimse bugüne kadar ona böyle cümleler kurmamıştı. O cümleyle
2:48
birlikte içinde yıllarca sessiz kalan küçük bir kız çocuğu ayağa kalktı. O kız
2:54
çocuğu yıllardır başını teyzesinin kanatlarının altına gömmüş, dış dünyanın karanlığından korkan o çocuk, Metin'in
3:01
sesinde güven buldu. Zamanla ilişkileri büyüdü. Her görüşme bir öncekinden daha
3:07
anlamlı oldu. Fatma'nın utangaçlığı azaldı. Metin onun için artık sadece bir
3:13
erkek değil, başka bir dünyanın kapısını açan bir anahtardı. Ve Fatma bu kapının
3:19
ardını çok merak ediyordu. Metin bir akşam yemeğinde bu yeni dünyaya ilk
3:24
adımı atmalarını önerdi. Benim ailemle senin teyzen bir akşam otursak
3:29
tanışsalar, yan yana gelseler her şey daha da kolay olur." dedi. Metin. Fatma
3:35
başını salladı. Korkuyordu. Çünkü hayat ona ne zaman bir şey sunsa ardında gizli
3:41
bir bedel saklardı. Ama Metin'in gözleri onu inandırmıştı. Bu sefer farklıydı.
3:48
O akşamki yemek belki de Fatma'nın hayatında kendini en güçlü hissettiği andı. Metin'in annesi kadife şalının
3:56
altından sıcacık bakışlarla ona gülümsedi. Fatma da içten davrandı. Hiç
4:01
ezilmedi. Hiç yalan söylemedi. Metin'in babası da Fatma'yı sevdi. Birlikte kahve
4:08
içtiler. Şakalaştılar. Teyzesi Fatma'yla gurur duyduğunu söylemese de gururla
4:14
gözlerine baktı. Birkaç hafta içinde nişan yapıldı. Fatma artık başka bir
4:20
soyadın, başka bir evin, başka bir geleceğin eşiğindeydi. Düğün hazırlıkları sırasında Metin Fatma'ya
4:27
istersen artık çalışmayabilirsin." dedi. Fatma içinden işte beklediğim cümle bu.
4:33
Diye geçirdi. Çünkü artık birilerinin yanında, birilerinin izniyle, birilerinin gölgesinde yaşamaktan
4:39
yorulmuştu. Şimdi kendi hayatının sahibi olabilirdi. Patron karısı olmak hayali
4:45
değildi. Ama bu unvan ona yıllarca elinden alınmış olan değer duygusunu
4:50
geri getiriyordu ve nihayet düğün günü geldi. Kalabalık, müzik, duygulu gözler.
4:56
Fatma beyaz gelinliğin içinde yürürken geçmişini, yok sayılmalarını, ezilmişliklerini arkasında bırakıyordu.
5:03
Bu adım bir geçmişe değil bir geleceğe atılıyordu. O günün sonunda Metin onun elini tutarak, "Artık sadece ikimiziz.
5:10
dedi. Fatma başını omzuna yasladı ve "Bundan sonra hiçbir şey beni üzemez."
5:16
dedi. Ama hayat asıl sınavlarını insanın en güvende hissettiği anlarda başlatır.
5:21
Öyle değil mi sevgili dostlar? Neyse. Fatma yeni evinin büyük salonunda oturuyordu. Duvarlarda beyaz çerçeveli
5:29
tablolar, yerlerde ince halılar, evin havası temiz, pencerelerden çiftliğin
5:35
geniş arazisi görünüyordu. Metin'in işleri büyümüştü. Yumurta ve
5:40
piliçi entegre tesisinin işleri artık neredeyse Metin'in omuzlarındaydı.
5:46
Babası daha çok evde vakit geçiriyor ama hala ara sıra çiftliğe uğruyordu. Fatma
5:52
artık tekstil fabrikasında değildi. Sabahları kahvaltıdan sonra küçük bahçede oturuyor, akşamları da Metin'in
6:00
dönüşünü bekliyordu. İlk birkaç ay gerçekten mutluydu. Evin hanımı olmak,
6:06
istediği gibi alışveriş yapmak, arada dışarı çıkmak. Bunlar Fatma için
6:11
hayatında ilk defa sahip olduğu şeylerdi. Ama zaman geçtikçe yalnızlık,
6:17
sessizlik, sabahların ve akşamların hep aynı olması Fatma'nın içinde kıpırdamaya
6:23
başlayan bir boşluk bıraktı. İnsan çok şeye sahipken bile içindeki bir boşluk
6:28
her şeyin önüne geçebiliyordu. Fatma'nın en büyük tesellisi Metin'in
6:34
annesiydi. Nurgül Teyze Fatma'ya sık sık uğruyor, birlikte kahve içiyor,
6:40
alışverişe çıkıyorlardı. Aralarında gerçekten güzel bir bağ oluşmuştu.
6:45
Metin'in annesi Fatma'ya hep "Ben seni gelin olarak değil, kızım gibi görüyorum." diyordu. Birlikte yemek
6:53
yapıyor, salona oturup televizyon izliyorlardı. Metin de bu durumdan çok memnundu. Annesinin Fatma iyi anlaşması
7:01
onun üzerindeki sorumluluğu hafifletmiş gibi oluyordu. Bir gün Metin işten
7:06
dönerken Fatma'ya küçük bir kutu getirdi. Kutunun içinde altın bir bilezik vardı. "Bunu annem seçti." dedi
7:14
Metin. Fatma gözleri dolarak bileziği aldı. O an gerçekten mutlu olduğunu
7:20
hissetti. Ama hiçbir şey olduğu gibi kalmazdı. Kalmadı da zaten. Aradan iki
7:26
yıl geçti. Metin'in babası vefat etti. Ölümü herkes için büyük bir yıkımdı.
7:34
Çiftlik işlerinde artık Metin tamamen yalnız kalmıştı. Nurgül teyze içinse her
7:39
şey daha da zor olmuştu. Evinin her köşesinde rahmetlinin izleri vardı. O
7:44
yüzden Metin annesine kendi evlerinde kalmayı teklif etti. Fatma bu fikri duyduğunda kalbinden ince
7:52
bir çizik geçti. Ama bunu kimseye belli etmedi. Çünkü herkes onun Nurgül teyze
7:58
ile iyi anlaştığını sanıyordu. Oysa ki Fatma evdeki sessizliğe alışmıştı. Kendi
8:04
düzenine, kendi odasına, kendi çayına. Şimdi Nurgül teyzein her sabah erkenden
8:10
kalkıp mutfakta dolaşması Fatma'nın planlarını bozuyordu. Ama buna rağmen
8:17
hiçbir şey söylemedi. Metin'in annesi Fatma'ya hala aynı sıcaklıkla
8:22
davranıyordu. Fatma isa giderek içine kapanıyordu. Bir sabah Nurgül teyze mutfakta kahvaltı
8:30
hazırlarken Fatma içeri girdi. Masaya oturdu. Gözleri dalgın, elleri
8:36
hareketsizdi. "Neyim var?" dedi Nurgül teyze. "Bir şeyim yok" dedi Fatma. Ama o günün
8:44
gecesi Fatma uzun süre uyuyamadı. Yatağın içinde dönüp durdu. Metin'in
8:50
nefesi derindi. Uyuyordu. Fatma isa tavana bakıyordu.
8:56
"Bu benim hayatım mı? Hep başkalarının istediği gibi mi yaşamalıyım?" diye
9:01
içinden geçirdi. Ertesi sabah Fatma eski iş yerinden bir
9:06
arkadaşını aradı. Niye aradığını söylemedi. Sadece biraz konuşmak
9:11
istiyorum." dedi. Eski arkadaşıyla buluştuğunda gözlerinin altı hafif
9:17
morarmıştı. Arkadaşı ona dikkatle baktı. "Hayırdır? Bir sorun mu var?" dedi. Fatma biraz
9:25
bekledi. Sonra yavaşça, "Metin'in annesi artık bizimle yaşıyor." dedi. Arkadaşı
9:31
başını salladı ve "Anlaşıyorsunuz ya işte ne var bunda?" dedi. "Artık öyle
9:36
değil." dedi Fatma. "Ekisi gibi değil." Arkadaşı bir süre düşündü. Sonra
9:42
Fatma'ya eğilerek fısıltıyla konuştu. "Bakımcı ebe" diye biri var. "Onun
9:47
yanına gidenler var. Ne dertleri varsa çözüyormuş." dedi. Fatma'nın yüreği bir
9:53
an sıkıştı ama yine de sessiz kaldı. Çünkü bu tür şeylere pek inanmazdı ama
9:59
aklının bir köşesine yazdı. Eve döndüğünde Metin salonda gazete okuyordu. Fatma onun karşısına oturdu.
10:07
Sessizce baktı. Metin başını kaldırmadan konuştu. "Annem biraz daha bizimle
10:12
kalacak." dedi Metin. Fatma cevap vermedi. Sadece gözlerini Metin'in
10:17
ellerine dikti. O eller çiftlikte tavukların yem torbalarını kaldıran
10:23
ellerdi. Fatma'nın saçları şefkatle okşayan ellerdi. Şimdi ise olacaklardan
10:29
habersizce bir gazetenin sayfalarını çeviriyordu. Fatma'nın içinde sabır taşı çatladı. Ama bunu kimse duymadı. Akşam
10:37
yemeğinde Fatma Metin'in annesine çorba koyarken elinden kaşık düştü. "Ne oldu?"
10:43
dedi Nurgül teyze. "Yorgunum galiba." dedi Fatma. yalan söylediği için
10:49
yüreğinde hafif bir yanma hissetti ama bunu da susturdu. Çünkü insan bazen
10:54
sebebi ne olursa olsun kendi kalbini bile kandırmak zorunda kalır. O gece
11:00
Fatma balkona çıktı. Elinde çay bardağı. Sessiz bir geceydi. Yıldızlara baktı ve
11:07
kendi kendine yemin etti. Bir şey yapmalıyım. Bu böyle gitmez." dedi ve kaderin ince ipini o gece ellerinin
11:14
arasına aldı. [Müzik] Fatma sabah erkenden uyanmıştı. Mutfakta
11:20
kimse yoktu. Sessizlik bile artık ona ağır geliyordu. Tezgahta duran
11:25
çaydanlığa baktı. Su kaynamamış, her şey olduğu gibi duruyordu. Fakat Fatma'nın
11:31
içi kaynıyordu. Bir gece önce verdiği kararı tekrar düşündü. Artık bir şey
11:36
yapmalıydı. Saat henüz 7'yi geçmemişti. Metin çiftliğe gitmişti. Nurgül teyze ise
11:43
odasında Kur'an okuyor olmalıydı. Fatma ince montunu alıp sessizce evden
11:49
çıktı. Ayakkabılarını kapının önünde giydi. Bu böyle sürmez. Yapmak
11:54
zorundayım. Diye içinden geçiyordu. Fatma eski arkadaşının verdiği adresi
11:59
cebinden çıkardı. Küçük bir kağıt parçasıydı. Üstünde sadece bir mahalle
12:05
adı ve bakımcı ebe yazıyordu. Ne kapı numarası ne başka bir şey. Zaten böyle
12:11
yerlerin açık adresi olmaz. Öyle değil mi? Mahalleye vardığında Fatma önce ikiü
12:16
kişiye sordu. Yaşlı bir kadın Fatma'ya yaklaştı ve "Sen de mi ebeyi arıyorsun?"
12:22
dedi. Fatma başını salladı. Kadın sadece eliyle bir kapıyı işaret etti. Eski
12:29
tahta kapı. Üstünde boyası dökülmüş. Yanında küçük bir bahçe. Bahçede ters
12:35
dönmüş bir sandalye vardı. Fatma derin bir nefes aldı. Kapıyı üç kez vurdu.
12:41
Kapı aralandı. Yaşlı bir kadın kapıyı açtı. Yaşlı kadının bakışları Fatma'nın
12:47
yüreğini delip geçti. "Sen kimsin?" dedi kadın. "Ben." dedi Fatma. "Bir derdim
12:53
var." Kadın başıyla içeri işaret etti. İçerisi beklediğinden çok daha loştu.
12:58
Duvarda eski bir duvar saati vardı. Tıkır tıkır çalışıyordu. Küçük masanın
13:04
üstünde mum yanıyordu. Kadın masanın başına geçti. Fatma'nın oturmasını bekledi.
13:10
"Adın ne?" dedi kadın. Fatma, kimin için geldin? Fatma
13:16
dudaklarını ısırdı. Sonra yavaşça söyledi. Kaynanam için geldim." dedi.
13:21
Ürkek bir ses tonuyla. Kadın kaşlarını çattı ve "Böyle şeyler kolay değil.
13:28
Bedeli olur." dedi. Fatma başını eğdi ve kadına, "Her şeye razıyım." dedi. Kadın
13:34
bir süre sessiz kaldı. Sonra ayağa kalktı. Arkadaki raftan eski bir defter
13:39
aldı. "Adını söyle. Kaynanaan'ın adını, annesinin adını da söyle." dedi. Fatma
13:46
yutkundu. "Kaynanamın adı Nurgül. Annesinin adı Hacer" dedi. Kadın başını
13:53
salladı. Deftere not aldı. "Fotoğrafları var mı?" dedi kadın. Fatma çantasından
14:00
birkaç fotoğraf çıkardı. Metin kendisi ve Nurgül teyzein bir arada olduğu bir
14:05
fotoğraf. Kadın fotoğrafa uzun uzun baktı. Sonra yavaşça masanın altındaki
14:11
çekmeceden kırmızı bir kese çıkardı. Kesenin ağzını açtı. İçinden garip otlar
14:17
ve çörek otu çıkarttı. Bir de küçük bir kavanoz çıkarttı. safran mürekkebiyle
14:23
bir kağıda vefk olarak bilinen şeylerden çizdi. Sonra Davut yıldızına benzer
14:28
şekiller ve garip kuyruklu bir şekil çizdi. Daha sonra da uzun uzun Arapça
14:33
sayılar yazdı ve kağıdı katlayarak muska haline getirdi. Bu muskayı evin girişine
14:39
gömeceksin. Kapı eşiğine yakın olsun. Üzerinden geçtikten sonra o hanede
14:45
kaynan bir daha barınamaz." dedi. Kadın Fatma başını salladı. Kadın kavanozu
14:50
gösterdi. Bu da başka bir şey. Kocanın ağzı dili bağlansın diye. Dedi. Fatma
14:56
irkildi. İçine domuz yağı kattım. Bundan her sabah azar azar diş macununa ya da
15:02
kahvaltıdaki tereyağına karıştır. Ama sakın çok karıştırma. Az olsun. Anladın
15:07
mı? dedi kadın. Fatma dudaklarını ısırdı. Eğer çok koyarsan Allah korusun
15:13
başka şeyler olur. Dedi bakımcı ebe. Fatma derin bir nefes aldı. Ne kadar
15:19
sürer?" dedi. Bakımcı ebe gözlerini kıstı ve "7 ay, 7 ay içinde olacak."
15:26
dedi. Fatma'nın gözleri doldu. Kadın son kez konuştu. "Bak kızım, bu işler şaka
15:32
değil. Yaptın mı geri dönülmez." Fatma başını eğdi. "Razıyım." dedi. O gece
15:39
Fatma eline kürek alıp bahçeye çıktı. Gecenin üçüydü. Herkes uyuyordu. Evin
15:46
girişine, tam kapının sağ köşesine muskayı gömdü. Toprağa elleriyle
15:51
bastırdı. Avuçlarının titrediğini hissetti. Ama artık geriye dönüş yoktu.
15:57
Ertesi sabah domuz yağı karışımından azıcık diş macununa koydu. Metin masada
16:03
oturmuş kahvaltı yapıyordu ama kahvaltıdaki tereyağına da domuz yağı karıştırmıştı. işini garantiye almak
16:10
istedi Fatma ve ilk adım böylece atılmış oldu. Metinsa hiçbir şeyden haberi
16:16
yoktu. Fakat Metin'i kara günler bekliyordu. İlk günlerde hiçbir şey değişmedi. Her şey aynıydı. Fakat birkaç
16:24
hafta içinde evde tuhaf şeyler başladı. Bir sabah evin tüm ışıkları söndü.
16:30
Elektrikçiler arandı fakat hiçbir sorun bulunamadı. Bir başka gün bulaşık
16:35
makinesi durduk yere bozuldu. Ardından televizyon. Fatma her seferinde içinden
16:41
başladı." dedi ama sessiz kaldı. Daha ilginç olanı Nurgül teyze bir sabah baş
16:47
ağrısından şikayet etti. "Her gece başım çatlıyor." dedi. Metin de zamanla
16:53
sessizleşti. Artık çiftlikten geldiğinde eskisi gibi konuşmuyordu. Fatma içinse her şey
16:59
yolunda gibiydi. Çünkü istediği buydu. Ama yüreğinin bir köşesinde anlam
17:04
veremediği, açıklayamadığı bir huzursuzluk başlamıştı ve Kaderin çarkı
17:10
ağır ağır dönmeye devam ediyordu. Artık geri dönüş yoktu. Fatma da bunu çok iyi
17:15
biliyordu. Fatma günleri sayarak yaşıyordu. Her sabah aynı kahvaltı, aynı kahve, aynı
17:23
sessizlik. Ama bu sessizlik artık ona güven veriyordu. Çünkü bildiği bir sona
17:29
doğru ilerlediğinden emindi. Evdeki bozulmalar devam ediyordu. Nurgül teyze
17:34
baş ağrılarından şikayet etmeyi sürdürüyordu. Metin ise içine kapanmış, çiftlikten gelir gelmez koltuğa oturur,
17:42
saatlerce sessizce televizyona bakar olmuştu. O televizyonun da görüntüsü
17:47
artık net değildi. Çoğu zaman ekranda çizgiler dolaşıyordu. Fatma içinden
17:53
olacak bu iş. biraz daha sabret. Az kaldı." diyordu. Ama insanın içine
17:58
yerleşen huzursuzluk sessizliği de susturur ve hiç farkına varamazsınız.
18:03
Bir gece Fatma uyandığında saat 3'ü gösteriyordu. Gözleri birdenbire açıldı.
18:09
Baş ucunda Metin yatıyordu. Derin bir uyku halindeydi Metin. Ama evin içinde
18:14
garip bir tıkırtı vardı. Fatma yavaşça yatağından kalktı. Ayaklarına terliklerini geçirdi. Koridora çıktı.
18:23
Evin her yerinde hafif bir karanlık, gecenin sessizliği vardı. Fakat o
18:28
tıkırtı devam ediyordu. Mutfak kapısını açtığında Nurgül teyzenin mutfakta olduğunu gördü. Yaşlı kadın masanın
18:35
kenarında durmuş, elleriyle başını tutuyordu. "İyi misin?" dedi Fatma. Nurgül teyze
18:42
başını kaldırdı. "Sürekli başım çatlıyor." dedi. Fatma sessizce
18:48
yaklaştı. "Bu evde bir gariplik var." dedi Nurgül teyze. Fatma hiçbir şey
18:53
söylemedi. İçinden bir cümle geçti. Tam da istediğim gibi. Ama dilinden dökmedi.
19:00
Sadece su bardağını uzattı. Ertesi sabah Metin çiftlikten aradı. Telefonun
19:06
ucundaki sesi yavaş ve isteksizdi. "Bugün işlerim uzun sürecek." dedi
19:11
Metin. Fatma başını salladı. "Tamam." dedi. O an evde yalnız kalmanın verdiği
19:17
huzuru hissetti. Ama bu huzurun içinde artık çok ince bir korku da vardı. Çünkü
19:23
büyünün işe yaradığını hissediyordu. 7 ayın dolmasına 10 gün kala evde daha
19:29
da garip şeyler olmaya başladı. Her gece saat 300'te evin elektrik sigortaları
19:34
kendiliğinden atıyordu. Nurgül teyze ise daha da zayıflamış, yüzü solmuştu. Bir
19:39
akşam Fatma çay yaparken Nurgül teyze yine başını tuttu. "Ben buradan gitmek istiyorum." dedi. Fatma içinde bir
19:47
ürperti hissetti. Demek ki büyü tamamlanmak üzereydi. Ama Nurgül teyzein
19:52
bu sözleri Metin için geçerli olmayacaktı. Çünkü Metin'in ağzı bağlanmıştı. Fatma içinden, "Helal olsun
19:59
bakımcı ebbe, büyüyü tutturdun." dedi. Fakat insanın istediği her şey sonunda
20:05
kendine dönerdi. O gece Fatma yine 3te uyandı. Koridora çıktığında bu sefer
20:10
mutfakta değil, salonun ortasında duran Nurgül teyzeyi gördü. Kadın gözleri
20:15
kapalı, elinde bir tespih. Ağzında dualar mırıldanıyordu. Fatma bir an
20:21
yerinden kıpırdayamadı. Sonra sessizce odasına döndü. Kapıyı kapatıp sırtını
20:26
yasladı. Derin bir nefes aldı ama o an göğsünün ortasında ani bir sıkışma
20:31
hissetti. Kalbi hızlı hızlı atmaya başladı. Elini göğsüne bastırdı. İlk kez
20:38
o gece Fatma büyünün gerçekten ağır bir bedelinin olabileceğini düşündü. Günler
20:43
böyle geçti. 7. ayın son gecesi Fatma sabaha kadar gözünü kırpmadı. Saatin tik
20:49
takları kulağında yankılanıyordu. Yatakta yan dönüp Metin'e baktı. Metin yine derin bir uykudaydı ama Fatma'nın
20:57
gözleri kıp kırmızı olmuştu. Sabah olduğunda Metin iş için evden çıktı.
21:02
Nurgül teyze ise kahvaltıya oturdu. Fatma masada otururken elini yavaşça karnına koydu. Aniden keskin bir sancı
21:10
hissetti. Çay bardağı elinden düştü. Camlar yere saçıldı. Nurgül teyze hemen
21:16
yanına geldi. "Ne oldu kızım?" dedi. Fatma sadece başını eğdi. Gözlerinden
21:23
yaş akıyordu. Ama ağrının nedeni neydi kendisi de bilmiyordu.
21:28
O akşamüstü Metin telefonda Fatma'ya arabayla onları gezmeye çıkarmak istediğini söyledi. Fatma önce tereddüt
21:35
etti ama sonra bu da belki iyi gelir." dedi. Akşam üzeri Metin geldi. Araba
21:41
kapının önüne çekildi. Metin direksiyona geçti. Fatma da Metin'in yanına oturdu.
21:47
Nurgül teyze ise arka koltuğa oturdu. Gün batıyordu. Hava serin. Radyoda
21:53
huzurlu bir müzik çalıyordu. Fatma başını cama yasladı. Gözleri kapanmak üzereydi ki birden Metin'in sesi
21:59
yükseldi. Fren tutmuyor. Fatma gözlerini açtı. Araba hızlanmıştı. Metin'in elleri
22:06
direksiyonda gözleri kocaman açılmıştı. Fatma isa birden, "Bü terse döndü." dedi
22:13
ve her şey bir anda karardı. Kazadan sonraki ilk görüntü hastane
22:19
tavanıydı. Fatma gözlerini araladığında yüzüne oksijen maskesi takılmıştı.
22:24
Yanında doktorlar, hemşireler. Ama hareket edemediğini fark etti. Belinden
22:30
aşağısı tamamen hissizdi. Kollarını da zor hareket ettiriyordu. Yanındaki
22:35
hemşire başına eğildi. "Konuşmaya çalışmayın." dedi. Fatma başını sağa
22:41
çevirdiğinde Metin'in yatakta oturduğunu gördü. Sağlamdı. Kolunda hafif bir sargı
22:47
vardı ama Fatma'nın gözleri ağlamaya başladı. Çünkü o anladı. Büyü tersine
22:53
dönmüştü. Fatma hastane odasında beyaz tavanı izleyerek günleri birbirine
22:59
karıştırıyordu. Kolundaki serum şişesi her gün yenileniyor. Hemşireler düzenli
23:05
olarak gelip gidiyordu. Ama en önemlisi Fatma konuşamıyordu. Doktorlar ilk
23:11
günlerde sadece felçten söz etmişlerdi. Belden aşağısı tamamen hissizdi. Sonra
23:17
birkaç hafta içinde Fatma'nın sesi de çıkmaz oldu. Yutkunamıyor, ağlayamıyor,
23:22
konuşamıyordu. İçinde bağıran bir şeyler vardı ama dışarı çıkmıyordu. Metin her gün baş
23:29
ucuna geliyordu. Sessizce oturuyor, elini tutuyordu konuşmadan. Çünkü artık
23:36
Metin de fazla konuşmuyordu. Kaza sonrasında çiftlik işlerini yardımcılarına devretmişti. Hayat durmuş
23:43
gibiydi. Bir sabah odaya Nurgül teyze girdi. Fatma gözlerini hafifçe
23:49
kıpırdattı. Nurgül teyze baş ucuna oturdu. Elhamdülillah sen bize kaldın."
23:55
dedi. Bu sözleri duyduğunda Fatma'nın gözlerinden iki damla yaş süzüldü.
24:01
Nurgül teyze elini yüzüne sürdü. "Eşiktekini buldum. Ben sana hakkımı helal ettim. Ne yaptıysan içimden silip
24:08
attım. Üzülme olur mu kızım?" dedi. Fatma'nın başının içi yankılandı.
24:13
Yaptığı her şey büyü muskalar o geceyi düşündü. Ama artık geri dönüşü yoktu.
24:20
Hastane odasında böyle akıyordu. Hemşireler gelip gitti. Doktorlar umutlu
24:26
konuşmadı. Felç kesinleşmişti. Fatma'nın teyzesi ilk günlerde hastaneye
24:32
gelmişti ama sonra araya sessizlik girdi. Ne aradı, ne sordu. Belki de
24:38
korkmuştu. Belki de Fatma'nın bakımını üstlenmek istememişti. O yüzden Metin ve
24:44
annesi yalnız kaldılar. Nurgül teyze artık Fatma'ya bakıyordu.
24:49
Saçını tarıyor, kaşıkla çorba veriyor, üstünü örtüyordu. Fatma her şeyi
24:54
hissediyordu ama dilinden tek kelime çıkmıyordu. Bir gün hastane koridorunda Fatma'nın
25:01
eski iş arkadaşı göründü. Fatma'nın o büyüyü yapmasına sebep olan kişi yani.
25:07
Kapıdan bakıp sessizce başını eğdi. Nurgül teyzeye her şeyi anlatıp ilk
25:12
helallik isteyen Fatma'nın eski iş arkadaşıydı. Fakat her şey için çok geçti. Metin o
25:19
sırada Fatma'nın baş ucunda oturuyordu. Yavaşça kapıyı kapattı. Gözleri nemriydi
25:25
ama ağlamadı. Odada sadece üç kişi kaldı. Fatma, Metin
25:31
ve Nurgül teyze. Metin Fatma'nın elini tuttu. "Ben sana bir şey demeyeceğim. Ne
25:38
yaptığını biliyorum. Annem bana söyledi. Her şeyi anlattı." dedi. Fatma'nın
25:44
gözlerinden yaş aktı. Metin devam etti. Ben de düşündüm. Belki haklıydın, belki
25:50
sıkıldın, belki yalnız hissettin. Ama artık böyleyiz. Keşke bu işe
25:56
girişmeseydin. Ama ben hep yanındayım." dedi. Fatma tek bir kelime söyleyemedi.
26:02
Zaten istese de söyleyemezdi. Ama o an bütün hayatını gözlerinin önünden
26:07
geçirdi. Teyzesinin evinde geçen yıllarını, fabrikadaki o gürültüyü,
26:12
Metinle tanışma anını, düğünü, büyücü kadının kapısını çaldığı günü her şeyi
26:18
geçirdi aklından. Ve şimdi burada konuşamadan, hareket edemeden sadece
26:25
gözyaşıyla anlatabiliyordu pişmanlığını. Hastanede yattığı o son haftalarda Fatma
26:31
bazen içinden dua ediyordu. Sadece bir kez konuşabilsem,
26:37
bir kez özür dileyebilsem diyordu. Ama dili çözülmedi Fatma'nın. Nurgül teyze
26:44
her sabah hiçbir şey söylemeden Fatma'nın baş ucuna oturuyor, elini tutuyor, saçlarını tarıyordu. O anlar
26:51
Fatma için dünyanın en sessiz ama en ağır saatleriydi. Bir sabah Fatma'nın
26:57
odasında hafif bir ışık vardı. Gözleri açık uyandı. Baş ucunda Nurgül teyze
27:02
vardı. Yine elinde ince bir örtü. saçlarını taramaya hazırlanıyordu. Fatma
27:08
son bir kez daha gözlerini tavana dikti ve "Allah'ım ben ne yaptım? Bunun hesabını nasıl vereceğim sana?" diye
27:15
içinden geçirdi. Bazen insan en büyük bedeli sessizlikle öder. Öyle değil mi?
27:21
Ve o sabah Fatma'nın gözlerinden son damla yaşaktı. Ama yüzünde hafif bir
27:27
gülümseme vardı. Çünkü affedilmişti ve çünkü artık hiçbir şeyi
27:32
hissedemeyecekti. Fatma'nın ölümünden sonra ev
27:38
sessizleşti. Metin cenazeyi sessizce kaldırdı. Sadece birkaç yakını ve eski
27:44
iş arkadaşları geldi. Teyzesi bile son anda elinde küçük bir çiçekle ortaya
27:49
çıktı. Gözleri yere bakıyordu. Kimseyle konuşmadı. Toprak atıldıktan sonra Metin
27:55
annesinin yanına döndü. Nurgül teyze mezarlıkta en uzun kalan kişi oldu.
28:01
Elindeki küçük beyaz örtüyü mezarın başına serdi. Dualar etti. Dudaklarından
28:07
çıkan her kelime sanki kendi içine dökülüyordu. Fatma'nın adı artık mezar
28:12
taşındaydı ve hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Aylar geçti. Metin çiftlik işlerine
28:19
yavaş yavaş döndü. Ama hiçbir şeyde eskisi gibi hevesi yoktu. Sabahları
28:25
erken kalkıyor, yumurta deposuna uğruyor, işçilere sessizce göz atıyordu.
28:30
Evin içinde ise sadece Nurgül teyze vardı. Metin akşamları eve geldiğinde
28:36
salondaki eski koltuğuna oturuyor, televizyonu açıyordu ama ekrana bakmıyordu. Nurgül teyze çay getiriyor,
28:43
karşısına oturuyordu. İkisinin arasında artık konuşulmamış ama bilinen şeyler
28:48
vardı. Büyü, kaza Fatma'nın sessiz vedası. Her şey herkesin dilinde olmasa
28:54
da yüreklerdeydi. Daha doğrusu ruhlarına işlemişti ve silinemezdi. Bir gün Metin
29:00
yalnız başına arabaya bindi. Çiftlikten biraz uzaklaştı. Yol boyunca pencereden
29:06
dışarı baktı. Küçük köy yollarından geçti. Sonunda eski bir sokağa ulaştı.
29:12
Arabayı kenara çekip yürümeye başladı. Adımlarını yavaş atıyordu. Elinde küçük
29:17
bir fotoğraf vardı. Fatma'nın gençlik fotoğrafı. O ilk tanıştıkları günlerden
29:23
kalan. Sokağın sonunda eski tahta kapıyı gördü. Bakımcı ebenin kapısı. Kapıya üç
29:30
kez vurdu. Kapı açıldı. Yine aynı yaşlı kadın. Gözleri bu kez daha bulanıktı.
29:38
"Sen kimsin?" dedi kadın. Metin başını eğdi. "Fatma'nın kocasıyım." dedi. Kadın
29:46
bir an düşündü. Sonra başıyla içeri işaret etti. İçerisi yine aynıydı. Mum
29:53
ışığında eski masa, raftaki defter, loş bir koku. Kadın masanın başına geçti.
29:59
Metin karşısına oturdu. Niye geldin? dedi kadın. Metin fotoğrafı masaya
30:05
koydu. Ben artık neyi bilmem gerekiyorsa bilmek istiyorum." dedi. Kadın uzun uzun
30:12
Metine'e baktı. Bildiğin zaten yeter." dedi. Metin başını eğdi. Kadın defterini
30:18
açtı, sayfaları çevirdi. Bir isimler listesi. Fatma'nın ve annesinin isimleri
30:24
hala oradaydı. Kadın defteri kapattı. "Bu işler böyle." dedi. "Herkes
30:30
yaptığının bedelini öder." Metin sessizce ayağa kalktı. Kadına baktı.
30:36
"Ben o defteri alabilir miyim?" dedi. Kadın şaşırdı. "Neden?" "Yakmak için."
30:42
dedi Metin. Kadın bir süre düşündü ve bu sadece bir not defteri. Yaksan da bir
30:48
şey değişmez ama al bakalım dedi. Sonra defteri uzattı. Ama yakmak unutmak
30:54
anlamına gelmez. Allah Fatma'nın günahını affetsin. Ben uyarmıştım. Diye
30:59
de ekledi. Metin defteri aldı. Teşekkür bile etmeden kapıdan çıktı. O gece Metin
31:06
evin arka bahçesine geçti. Defteri küçük bir teneke kutunun içine koydu. Kibrit
31:12
çaktı. Sayfalar birer birer yandı. Fatma'nın adı, annesinin adı. Alevler
31:18
yükseldi. Metin ateşe baktı. Ah be Fatma. Ah be Fatmam. Sen ne yaptın bize?
31:25
Sen ne yaptın Fatmam? diye mırıldandı. Aylar sonra çiftlik büyümeye devam etti.
31:31
Ama Metin artık geçmişin peşinden koşmuyordu. Nurgül teyze ise Fatma'nın
31:36
odasını olduğu gibi bıraktı. Yatağı, tarakları, aynası, her şey olduğu gibi
31:43
duruyordu. Bazen içeri girip cama bakıyor, Fatma'dan kalan ince bir
31:48
hırkayı eline alıyordu ve o anlarda gözleri yaşla doluyordu. Ama kimseye
31:53
anlatmıyordu. Çünkü bazı hikayeler anlatılmaz. Sadece yaşanır ve asla
31:59
unutamazsınız. Maalesef zengin fakir fark etmeksizin bakımcı, muskacı ya da
32:04
cinci diye bilinen kişilere başvuran ve onlardan medet uman insanlar var. Kimi
32:09
inanır, kimi inanmaz ama çoğu insan büyünün varlığına ve gücüne inanır.
32:15
İnanmakla da kalmaz yapar ya da yaptırır. Peki siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Başınızdan buna benzer
32:21
bir olay geçti mi? Ya da daha önce hiç bakımcıya gittiniz mi? Görüşlerinizi
32:27
yorumlarda yazmayı unutmayın. Bir sonraki yaşanmış gerçek hikayede görüşene kadar kendinize iyi bakın.
32:39
Yaşanmış Gerçek Hikayeler kanalına abone olmayı ve videoyu beğenmeyi ihmal etme.